Berlin
Ülkenin doğusundaki Chemnitz ve Zwickau kentlerinde canlı ve 1998’den sonraları yeraltında faaliyete geçen Neonazi NSU terör örgütü üyelerinin 2000’lerin başlangıcında işlediği cinayetler, derinliğine müddet karanlıkta kaldı.
Alman polisi, cinayetlerin gerisinde narkotik ticareti ve mafya linkleri bulunduğunu esbabımucibe göstererek senelerce kusur yönde sormaca yürüttü.
Kurbanların Türk bulunmasına ve cinayetlerde Ceska bellik tabanca kullanılmasına karşın cinayetler ortada bağlanak kurmayan Alman polisi, cinayetlerin faillerini fasile yakınları ortada aradı ve kurbanların eşlerini, çocuklarını ve yakınlarını da suçlayarak onları kıygın etti.
Alman basını da cinayetleri, kurbanların elden 2'si dönercide çalışmasına karşın "döner cinayetleri" adına nitelendirdi yahut haberlerde "Boğaziçi cinayetleri" ve "Hilal cinayetleri" ifadelerini kullandı.
NSU’nun varlığı ve Türkleri erek meydan cinayetlerin gerisinde bulunduğu 4 Kasım 2011’de hasbelkader ortaya çıktı.
Terör örgütünün üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, Almanya’nın doğusundaki Eisenach kentinde ortak kasacı soygununun arkası esna saklandıkları karavanda ölmüş bulundu. Mundlos ve Böhnhard’ın burada intihar ettikleri öne sürüldü.
NSU’nun 3 üyesinden birisi olan Beate Zschaepe de soygunun arkası esna göze evini ateşe verdi ve 4 devir sonraları polise doğrulama oldu. Evin enkazında, cinayetlerde geçer not tabanca bulundu, NSU terör örgütünün cinayetlerin sorumluluğunu üstlendiğini yayınlayan videoteyp ortaya çıktı.
Zschaepe hâlâ sonraları örgüte iane ve karyola fail 4 kişiyle Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde giriş maznun adına yargılandı.
NSU cinayetleri
Almanya'da NSU terör örgütü, tanıdık geçmiş cinayetini 9 Eylül 2000'de Nürnberg'de Enver Şimşek'i öldürerek işledi.
NSU terör örgütü 13 Haziran 2001'de Nürnberg’de Abdurrahim Özüdoğru, 27 Haziran 2001'de Hamburg’da Süleyman Taşköprü, 29 Ağustos 2001'de Münih’te Habil Kılıç, 25 Şubat 2004'te Rostock’ta Mehmet Turgut, 9 Haziran 2005'te Nürnberg’de İsmail Yaşar, 15 Haziran 2005'te Münih’te Theodurus Boulgarides, 4 Nisan 2006'da Dortmund’da Mehmet Kubaşık, 6 Nisan 2006'da Kassel’de Halit Yozgat ve 25 Nisan 2007'de Heilbronn kentinde manşet memuru Michele Kiesewetter'i katletti.
Örgütün 19 Ocak 2001’de ve 9 Haziran 2004’de Köln’de düzenlemiş bulunduğu bombalı saldırılarda aşırı sayıda ad yaralandı.
Terör örgütü üyeleri, aşırı sayıda kasacı soygunu da gerçekleştirdi.
Yargı süreci
Almanya’da "yüzyılın davası" adına vasıflandırılan ve 2013’te Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde süregelen NSU davası, 5 sene sonraları 11 Temmuz 2018’de sonuçlandı.
Davada, 5 sanığı 14 avukat savundu, 93 mağduru ise 60 avukat temessül etti. Toplam 438 duruşmada tamamlanan davada, 765 delil ve 56 bilirkişi dinlendi.
Mahkeme, giriş maznun Beate Zschaepe'ye dirim boyu, örgüte iane ve yataklıktan başı yerde mevcut Ralf Wohlleben'e 10, Andre Emminger'e 2,5, Holger G'ye 3, Carsten S'ye de çaylaklık yasaları göre 3 sene dam cezası verdi.
Yargıtay Zschaepe, Wohlleben ve Holger G’nin itirazlarını değerlendirmesi kararında Ağustos 2021’de Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinin kararını onadı.
Meclislerde araştırı komisyonları
7 eyaletin meclisinde ve Federal Mecliste (Bundestag) örgütün sertlik eylemlerini, örgüte iane fail çevreleri ve düzenlilik birimlerinde nite sormaca yapıldığını aramak düşüncesince komisyonlar kuruldu.
Federal Mecliste kurulan ve 2013’te çalışmalarını mütemmim NSU Araştırma Komisyonunun hazırladığı rapor, düzenlilik birimlerinin cinayetlerin soruşturmasında yanlışlar yaptığını ortaya koydu.
Karanlık linkler aydınlatılmadı, sorulara cevap bulunamadı
Ancak ilçe sürecine ve meclislerde kurulan araştırı komisyonlarına karşın NSU’nun ışıksız bağlantıları, 10 yıldan bu yana aydınlatılmadı.
Kamuoyu ve kurbanların ailelerinin NSU terör örgütüne bağlı aşırı sayıda sorusu cevapsız kaldı.
NSU’nun silahları nite gerçekleştirme ettiği, cinayetlere ve örgüte bağlı ihsas ve düzenlilik birimlerinin neler bildiği, örgütle alakadar istihbaratın elindeki dosyalara muvasala yasağı konularak neler gizlendiği, Alman düzenlilik birimlerinin hastalık cinayetleri engelleyemediği, Halit Yozgat’ın öldürülmüş bulunduğu mekanda istihbaratta etkin Andreas Temme’nin görüngü durumunda hastalık bulunduğuna bağlı sorular hala cevaplandırılmadı.
Terör örgütü ağının ne derece iri olduğu, Mundlos ve Böhnhard’ın karavanda intihar mı etmiş bulunduğu olmadan ayrıksı insanların de görüngü durumunda bulunup bulunmadığı, NSU ortaya çıktıktan sonraları birtakımı muhbirlerin hastalık öldüğü ve ayrıksı kimlerin örgüte iane etmiş bulunduğu üzere sorular da cevap bekliyor.
NSU üyelerinin eskiden ihsas muhbirleriyle alışveriş kurması ve Neonazi terör örgütüyle irtibatlı belgelerin 4 Kasım 2011’den çelimsiz müddet sonraları imha edildiğinin ortaya çıkmasının beraberinde sormaca safhasında elde edilmiş bulgularla alakadar izlerin sonuna derece izlem edilmemesi, kamuoyunda kuşkulara sefer açıyor.
Kurban yakınları, cinayetlerin aydınlatılması lafının namına getirilmesini istiyor
Kurbanların yakınları, NSU ile irtibatlı dosyaların ortak an ilkin açılmasını ve ihsas birimlerinin cinayetlerle alakadar neler bildiğinin ortaya konmasını arzu ediyor.
Başbakan Angela Merkel’in 2012’de cinayetlerin tamamen aydınlatılması sözünü verdiğini anımsatan kurban yakınları, bu sözün namına getirilmesini istiyor.
Dosyaların verilmemesi güvensizliğe çağrılık çıkarıyor
Aşırı sağlıklı ve tiksinme suçlarına bağlı tetkikat karşılayıcı Jena kentindeki Demokrasi ve Sivil Toplum Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Matthias Quent, Yabancı Gazeteciler Cemiyetinin toplantısında, AA muhabirinin, uydurma verilmesine karşın Almanya’da NSU cinayetlerinin hastalık dört dörtlük aydınlatılamadığı sorusuna cevap verdi.
Quent, 40 sene ilkin Münih’te planlı ortak saldırının da daha aydınlatılmadığına ayraç ederek "Bu bakımdan ne eyvah ki, Almanya’da birtakımı şeylerin aydınlatılmamasının siyasal geleneği var. Ben, değişik şeylerin gösteriş oynadığına inanıyorum.” dedi.
Bunlardan birinin ukubet davasının beklentileriyle alakadar bulunduğunu tamlayan Quent, "(Davada) Hüküm giyen 5 maznun vardı. Bu ağın hâlâ iri bulunduğunu biliyoruz. Federal Savcılıkta, NSU etrafına ilgilendiren olanlara ve destekleyenlere müteveccih hala soruşturmalar bitmeme ediyor. Bu mevzuda ortak şeyler olup olmayacağı da anlaşılan değil. Burada NSU ağının elden önemsiz ortak bölümünün türel adına adisyona çekilmesi anlamında hayalet kırıklığı yaşanmasına katılabilirim. Gerçekleşen bu ortak tane davada. Başka (davaların) yapılıp yapılmayacağı belirsiz. Muhtemelen olmayacak." değerlendirmesini yaptı.
Quent, ortak gayrı seviyenin ise siyasal adına bu olayların aydınlatılması bulunduğunu belirterek devletin çıkarlarının tehlikeye atılacağı nedeni gösterilerek dosyaların verilmemesinin güvensizliğe çağrılık çıkardığını vurguladı.
