İstanbul
Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, "DTÖ kararlarının müeyyide gücü yok. Bu ürün sonrası AB sığınma önlemine bağlı birlikte ahir gözden geçirmesinde bu mevzuları cezaevi uğrunda bulundurarak birlikte ahir devre değgin değişmeyen alabilir lakin bu değişmeyen geriye akıllıca işlemez." dedi.
ÇİB'den meydana getirilen açıklamada, Ticaret Bakanlığınca, AB çeşidinden belli başlı polat ürünlerine geçerli sığınma önlemine üzerine Türkiye’nin başlatmış bulunduğu davada kurulan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Paneli’nin Türkiye’yi DOĞRU bulduğunun duyurulduğu anımsatılarak, panelin, Türkiye’nin tezlerini desteklediği ve AB’nin uygulamakta bulunduğu önlemlerin arsıulusal tecim kurallarına karşıt olduğuna hükmettiği belirtildi.
DTÖ, AB'nin polat ürünlerinde geçerli sığınma önlemine üzerine Türkiye'yi DOĞRU bulduAçıklamada görüşlerine arazi sunulan ÇİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, DTÖ'nün açıklamış bulunduğu bu kararla AB’nin aldığı himaye önleminde dü mevzuda da AB’nin nahak yere olduğuna doyum getirdiğini belirterek, "Bu değişmeyen ithalatın artım nedeninin ABD’nin sığınma önlemi ile münasebetli olacağına değgin gerekçenin muteber olmadığını ve mümkün dokunca tehlikesinin de gerçeklere dayanmadığını gösterdi.” ifadelerini kullandı.
Aslan, DTÖ kararlarının müeyyide gücünün olmadığını aktararak, şunları kaydetti:
"Bu ürün sonrası AB sığınma önlemine bağlı birlikte ahir gözden geçirmesinde bu mevzuları cezaevi uğrunda bulundurarak birlikte ahir devre değgin değişmeyen alabilir lakin bu değişmeyen geriye akıllıca işlemez. Diğer taraftan AB siyasal değişmeyen ile bu savaşın yarattığı sıkıntılardan çevre himaye önlemini de kaldırabilir lakin bence baş döndürücü mümkün değil.
Bir ayrıksı madde ise AB üç yıllığına devreye koyduğu önlemi çevrim sonu uzun uzadıya gayrı devletlere soruşturmaya lüzum yapılmaksızın AB’ye üzerine tılsım kabul etme hakkı tanımıştır. Bizim en aslında beri ısrarla dile getirmekte olduğumuz AB’nin akıbet 5 senedir düşmancasına birlikte davranış ile birlikte tane yandaş ve haksızcasına aldığı kararlara rağmen halen mütekabiliyet çerçevesinde birlikte karşılık vermemiş olmamız bize rağmen meydana getirilen haksızlığın zararlarını henüz da büyütmektedir.”