Kudüs
Milyonlarca Filistinli düşüncesince mecburi göç, soygunculuk ve katliamların simgesi bulunan 1948'deki Nekbe'den sonraları Şeyh Cerrah Mahallesi'ne yerleşen 28 ailenin ağır rüyası bulunan sürme süreci ve baskılar bitmeme ediyor.
Ürdün hükümeti ile Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşunun (UNRWA) 1956'da vardığı müşterek geçim mucibince Şeyh Cerrah Mahallesi'ne yerleştirilen aileler üzere İskafi ailesi de 1972'den bu yana İsrail mahkemelerinde, Yahudi cemaatlerinin bu topraklar üstündeki iyelik hakkı iddialarına dirlik hususiyet savaşı veriyor.
Abdulfettah İskafi, ailesinin 1948'den bugüne yaşadıklarını hala verdikleri mücadeleyi ve geleceğe ilişkin korkularını AA muhabirine anlattı.
Batı Kudüs'teki El-Beka Mülteci Kampı'nda canlı ailesinin 1948'deki tehcirle Doğu Kudüs'e geldiğini kail İskafi, halen Şeyh Cerrah'ta evlatları ve torunlarından oluşan 14 şahsiyet ailesiyle 130 metrekarelik müşterek evde yaşadığını belirtti.
Mahalledeki 3 lüp 2008'de Yahudi yerleşimcilerin eline geçtiğini aktaran İskafi, Filistinli aileler namına benzeri müşterek sonla karşılaşmaktan korktuklarını tabir etti.
Filistinli ailelerin mahkemelerdeki savaşı 1972'den buyana sürüyor
Yahudi cemaatler, Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki arazilerin 1948'den geçmiş Yahudilere ilgili bulunduğunu kanıt ediyor ve burada canlı ailelerin konutlarını ayrılma etmesini istiyor.
Yahudiler bu konuda, 1970'de İsrail parlamentosunun benimseme etmiş olduğu ve 1948 öncesinde kendilerine ilgili bulunduğunu söyledikleri topraklar üstünde doğruluk kanıt etmelerine müsaade verici kanunu asliye alıyor. Ancak bahis konusu kanun, Filistinlilerin, 1948 öncesindeki mülkleri üstünde doğruluk kanıt etmesine müsaade vermiyor.
İskafi, yerleşimcilerin 1972'de evrakta düzmecilik yaptıklarını ve bahis konusu toprakları İsrail tapu dairesine kaydettirdiklerini fakat kendilerinin bu kaydın gerçek olmayan olduğu için sakıncasız olduklarını söyledi.
"Ellerinde tek doküman yok. Türk vesikası olduklarını söyledikleri müşterek doküman sundular fakat avukatlarımız icra ettikleri araştırı kararı bunun gerçek olmayan bulunduğunu ortaya koydu. Yaptıkları düzmecilik ortaya çıkacağı düşüncesince iyelik dosyasını ayırmak istemiyorlar." dedi.
Şeyh Cerrah sakinleri sonsuz fikir zarfında yaşıyor
Filistinli ailelerin 1972'den bu yana devam eden mücadelesinde mahkemelerden, iyelik hakkının reddedilmesi, evlerin boşaltılması ve ya tecil anlamında kararlar çıktı.
Filistinli aileler, mahkemenin verdiği tahliye kararları dolayısıyla fikir ve ipham zarfında yaşıyor. Avukatlar hengâm doğrultmak düşüncesince bu kararları erteleyebilse de bu, aileler düşüncesince kalımlı müşterek hal sunmuyor.
İsrail Yüksek Mahkemesi akıbet olarak, Filistinli ailelere yerleşimcilere icar ödemeleri karşılığında evlerinde 15 sene kalma teklifini sundu. Ancak Filistinli aileler, evlerin mülkiyetinin yerleşimcilere ilgili bulunduğunu alma anlamına geleceği düşüncesince icar ifa teklifini benimseme etmiyor.
Özellikle evlerinden atılmaktan keyifsiz bulunan evlatların dava yaşadığını kaydeden İskafi şunları anlattı:
"Meçhul müşterek akıbetten korkma duyuyor ve fikir ediyoruz. Evden çıkarılma yerinde başvurabileceğimiz apayrı müşterek alternatifin olmayışı da bizi negatif etkiliyor. Bu ipham karşısında tutunacağımız tek konkre obje yok. Yıllardır 24 sayaç saklık biçiminde yaşıyoruz."
Yerleşimciler, Filistinlileri Kudüs'te istemiyor
Yahudi yerleşimciler mahallede 3 binaya el koyuncaya derece bahtiyar müşterek avlu yaşadıklarını fakat bundan hakeza sıkıntıların başladığını aktaran İskafi, "Yerleşimciler, gelişigüzel ayrışık edisyon unsurunu kullandılar. Bizi tasalı ettiler, sürme etmeye çalıştılar, evlatları ve gençleri darbettiler." dedi.
Evinin bitişiğindeki binada Yahudilerin yaşadığını fakat onlarla tek halde yazışma kurmadıklarını ve konuşmadıklarını dile getiren İskafi, şu halde bitmeme etti:
"Bizim onları burada istemediğimizi biliyorlar. Onlar da bizi sevmiyor ve istemiyor. Bu sebeple başta özlük bayramlarında efdal ünlü eğlenceler düzenleyip geceleyin mahalle sakinlerini tasalı kılmak de müdahale gelişigüzel ayrışık yola başvuruyorlar."
İskafi, yerleşimcilerin Kudüs'ü, Eski Şehri ve Mescid-i Aksa'yı istediğini ve bu amaçla gelişigüzel ayrışık evlilik dışı yola başvurarak halkı sürme etmeye çalıştığını söyledi.
Müreffeh müşterek avlu teklifine karşın evinden çıkmayı reddediyor
Yerleşimcilerin 1970'lerden bu yana kendilerine teklifte bulunduğunu ve evi istediklerini kail İskafi, "Şehrin apayrı müşterek sahasında arazi, dü büküm ve ya 4-5 milyon dolar ayrıca şimdi çok mülk öneri ettiler. Tabii ki bu benimseme edilemez. Onlar düşüncesince mülk dava değil. Evi dökmek karşılığında bariz kart veriyorlar. Biz mülk istemiyoruz. Bu evlerin ağırlığınca giranbaha ve mülk verseler gene de onlara istediklerini vermeyeceğiz ve buradan çıkmayacağız." diyerek konuştu.
İskafi, Şeyh Cerrah'ta on paralık kimsenin hakeza müşterek tavizde bulunmayacağını ve akıbet nefeslerine derece haklarını benimseme kılmak düşüncesince uğraşacağını kaydetti.
İkinci ve üçüncü Nekbe'den korkuyor
Evlerinden çıkarılmaları yerinde evlatları ve torunlarının karşılaşacakları sıkıntılardan fikir duyan İskafi, "Babalarımız 1948'de sürme edildi. Bizi de sürme ederlerse bu ikinci Nekbe olur. Eğer çocuklarımı ve torunlarımı sürme ederlerse bu da üçüncü Nekbe olur." değerlendirmesini yaptı.
İskafi, evlerine el konulması yerinde maddesel vaziyetleri elvermediği düşüncesince apayrı yere gidemeyeceklerini belirterek "İmkansızlıklar yüzünden Kudüs'te yaşayamazsak Batı Şeria'ya kıymetlendirmek mecburiyetinde kalacağız. Onların istediği aha birlik da bu: Halkı Kudüs'ten değirmek fakat bizi evimizden çıkarsalar da Kudüs'ten gitmeyeceğiz, burada kalacağız." ifadelerini kullandı.
