Ankara
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi hususi Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal, Türkiye'nin, Libya ile 2019'da imzaladığı derya yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasıyla ehemmiyetli kazanımlar elde etmenin indinde geleceğe müteveccih siyasal tatbikat sahasını da genişlettiğini vurguladı.
Türkiye-Libya derya yetki anlaşması Doğu Akdeniz'de doğruluk ve dengeleri güvenceye aldıLibya'da mihman barış, muvazene ve güvenliğin sağlanmasına ulama iletmek ve çapraz çıkar temelinde muhtemel bulunan topu topu bölgelerde ilgiler yükseltmek neredeyse Türkiye, Libya ile 27 Kasım 2019'da zamanın Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşmelerinin arkası sıra "Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması" ile "Güvenlik ve Askeri İş Birliği" uzlaşma muhtıraları imzaladı.
Hakkaniyet prensibi ve arsıulusal ahbaplık kurallarına makul biçimde imzalanan ve Ekim 2020'de Birleşmiş Milletler (BM) kabilinden da tescil edilen anlaşma, dü ülkenin Doğu Akdeniz'deki doğruluk ve menfaatlerini korumayı amaçlıyor.
Türkiye'nin derya yetki alanları sınırlandırması dair Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (KKTC) sonradan ikinci anlaşmasını Libya ile imzalaması, Doğu Akdeniz'de izlediği politikalar itibarıyla ağırbaşlı müşterek çıkar ve Türk diplomasisinin iri zaferlerinden birisi adına görülüyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi hususi Danışmanı Prof. Dr. Işıksal, mevzuyla ilgilendiren AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Işıksal, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı derya yetki anlaşmasının ikinci sene dönümüne yaklaşıldığını belirterek, "Bu misak ile Türkiye ehemmiyetli ve kazanımlar elde etmekle kalmamış bire müşterek sürede geleceğe müteveccih siyasal tatbikat sahasını da genişletmiştir. Bu anlaşma öncesine derece Türkiye hoppadak Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) icra ettiği anlaşmalara dirlik çıkan müşterek dünya konumundayken bu anlaşma ile Doğu Akdeniz'de inisiyatifi ele düzlük dünya özelliğine geçti." sanarak konuştu.
Bu anlaşmanın dayanıklı baş döndürücü yönden ilkleri içerdiğine dikkati çekici Işıksal, evvel adına bu anlaşmanın Türkiye ile KKTC ortada 2011'de yapmış olduğu anlaşma haricinde Doğu Akdeniz'de müşterek ülkeyle meydana getirilen evvel derya yetki alanları sınırlandırma anlaşması bulunduğunu vurguladı.
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ifadesinin evvel kere Doğu Akdeniz’de bu anlaşma ile kullanıldığını ve türel ve diplomatik mefruşat kazanıldığını kaydeden Işıksal, "Bu anlaşma ile baş başa Türkiye derya yetki alanlarının hoppadak amudi hatlar üstünden değil bire müşterek sürede köşegen hatlar üstünden de oluşturulabileceğini ve sonunda gittikçe benzeri anlaşmaların İsrail, Lübnan ve geçek da Filistin ile yapılabileceğini hoppadak tüzel adına değil fen ve siyasal manada da göstererek doğacak düşüncesince tatbikat sahasını genişletmiştir." dedi.
"Bu etap ile Yunanistan ve GKRY'nin maksimalist ve yayılımcı Doğu Akdeniz stratejisi engellendi"
Böylece Yunanistan ve GKRY'nin gelecekte yapabilecekleri derya yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmalarının da önüne geçildiğinin altını çizen Işıksal, "Bu etap ile hem Yunanistan ve GKRY'nin maksimalist ve yayılımcı Doğu Akdeniz stratejisi engellendi hem de Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yasalı ve siyasal haklarını savunabilmesi düşüncesince yassı hazırlandı." ifadesini kullandı.
Işıksal, başkaca bahis konusu anlaşma ile Libya'nın komut haklarını doğrulama ederek, hem Libya'nın ehemmiyetli derya sahası kazanmasını hem de Libya'da siyasal ve hesaplı yaşamda sansasyonel müşterek konumda bulunan Türk nüfusun Libya'nın baştan oluşum sürecinde anahtar gösteriş oynamasına da olanak sağladığını vurguladı.
Prof. Dr. Işıksal, "Eğer bu etap yapılmamış olsaydı Türk karasuları Sevilla haritasında öngörülen ve Türkiye'nin haklarını adeta namevcut sayan 41 bin kilometrekarelik bölgeye ve Antalya Körfezi'ne hapsedilmiş adına kalma riskiyle dirlik karşıya kalacaktı. Bu ehemmiyetli siyasal başarının dünkü hamleler ile de güçlendirilmesi gerekir." sanarak konuştu.
Türkiye'nin benzeri anlaşmaları Lübnan, İsrail, Filistin ve Mısır ile de yaparak sınırlı hesaplı bölgesini duyuru edebileceğine dikkati çekici Işıksal, "Böylelikle bölgedeki topu topu senaryo değişecek ve Rum-Yunan ikilisinin bugüne derece icra ettiği topu topu düet anlaşmaları boş boş bir duruma getirecektir." dedi.
Işıksal, mavera taraftan Türkiye ve KKTC'nin Doğu Akdeniz'deki haklarının çalışan ve fiili müşterek biçimde korunması anlamında, 1974'ten buyana alanda varlığını sürdüren KKTC'nin arsıulusal tanınırlığının sağlanmasının iri ehemmiyet kazandığını belirterek, arsıulusal topluluk resmi adına tanımamasına karşın "karada, denizde ve havada KKTC gerçeği" olduğuna dikkati çekti.
