Ankara
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 2001 senesinde kurulan AK Parti, 3 Kasım 2002'den beri 19 senedir sürdürdüğü iktidarıyla Türk politik tarihindeki yerini aldı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vazifesini sürdürürken Siirt'te Ziya Gökalp'in "Asker Duası" adlı şiirini okuması zımnında 1999'da 10 ay hapse mahkum edilen ve politik yasaklı bulunan Erdoğan, Pınarhisar Cezaevi'nden boşaltma olduktan sonradan çalışmalara başladı.
Bu süreçte Türkiye'yi dolaşan, il, kaymakamlık ve köylerde vatandaşlarla ortak araya mevrut Erdoğan liderliğindeki "Erdemliler Hareketi", 14 Ağustos 2001'de "AK Parti" adıyla siyasa sahnesine çıktı.
AK Parti, politik yasaklı bulunan Genel Başkan Erdoğan'ın yavuklu olamadığı 3 Kasım 2002 umumi seçimlerinde yüzdelik 34,28 oy alarak biricik başına hükümet kuracak çoğunluğu elde etti.
Bundan ahir süreçte, politik yasağının kaldırılmasıyla Erdoğan liderliğinde kez almaya bitmeme fail AK Parti, akıcı iktidar sürecinde 19. yılına girdi.
"Türkiye politik tarihinin en ehemmiyetli dönüm noktalarından biri"
Konuya bağlı AA muhabirine mütekellim AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, 3 Kasım 2002'nin Türkiye politik tarihinin en ehemmiyetli dönüm noktalarından birisi bulunduğunu söyledi.
O günlerin Türkiye'sinde, siyasete ve siyasa kurumuna bulunan güvenin dibe vurduğu, partilerin ve milletin gündeminin ayrı bulunduğu kaotik ortak sürecin yaşandığını tamlayan Yazıcı, AK Parti'nin, milletin bağrından çıkarak oluşturduğu kadrosuyla, hukuku korumak, sahn kalitesini yükseltmek, vatandaşların önündeki engelleri kaldırmak, ekmeği abartmak düşüncesince yola çıktığını anlatım etti.
Türkiye'yi değme bölgede değiştirip dönüştürdüklerini dile getiren Yazıcı, AK Parti hükümetlerinin karşı icraatının 30 Kasım 2002'de Türkiye'de 1987 yılından beri süregelen dehşet çözüm zamanına akıbet hasretmek bulunduğunu anımsattı.
"Muazzam ortak değiş gerçekleştirdik"
AK Parti'nin ortak yandan bütçeyi güçlendirirken, öbür yandan doğruluk ve özgürlükleri tehlikesiz ortak ortama taşıdığını vurgulayan Yazıcı, üç bölgede faaliyetleri yoğunlaştırdıklarını, bunlardan birinin toplumsal düzenlilik olduğunu, dezavantajlı gruplara evleviyet verdiklerini kaydetti.
Yazıcı, ikinci alanın ise tutum bulunduğunu belirterek, ekonomiyi rayına oturtmak, olanakları çoğaltmak, yatırımları finansa edecek kaynakları bilmek ve bunlar düşüncesince tehlikesiz düz peydahlamak düşüncesince çalıştıklarını anlattı.
Hukuksal güvenliğin ise ehemmiyet verdikleri bölgelerin üçüncüsü olduğuna ayraç fail Yazıcı, şunları kaydetti:
"Hukuksal bölgede koskoca ortak değiş ve dönüşümü gerçekleştirdik. Tepeden tırnağa dünkü ortak ukubet kanunu devreye koyduk. OHAL mahkemelerinin faaliyetini 2004 senesinde sonlandırdık. hususi izinli mahkemeleri 2012 senesinde ortadan kaldırdık. Avrupa Birliği ile araştırma dönemini başlattık. Bu araştırma süreci çerçevesinde ortak yandan Avrupa Birliği Müktesebatı Kopenhag Kriterleri, ortak yandan da Maastricht Kriterleri ile Türkiye'yi tanıştırmaya, bezemeye başladık. Burada da ehemmiyetli gelişimleri Türkiye sağladı. Kimi devir 'AB sizi üyeliğe benimseme etmez' biçiminde eleştiriler olduğunda Genel Başkan'ımız değme daim şurası söylemiştir, 'Varsın olsun, eğer olmazsa Kopenhag Kriterlerine Ankara Kriterleri der, yolumuza bitmeme ederiz. Maastricht Kriterleri'ne de İstanbul Kriteri der yolumuza bitmeme ederiz.' Bu bakışta, ermiş milletimizin kazanımı, sahn standardının yükselmesi, Türkiye'nin bağımsızlığının çelimli ortak pozisyona gelmesi değme şeyin önündedir."
"Bugün 84 milyon bizim erek kitlemizdir"
AK Parti'nin buralara havadan gelmediğinin altını çizen Yazıcı, 3 Kasım 2002 seçiminden 2 çağ evvela AK Parti üstüne açık bulunan metres davasının Anayasa Mahkemesi kabilinden karşı müzakeresinin yapıldığını, bunun amacının halkı aşılamak bulunduğunu söyledi.
Yazıcı, "Milletin sezgileri güçlüdür, ulus bunların hiçbirini dikkate almadı. Kendi bağrından çıktığına inandığı, desenini kendisinin oluşturduğu, hamurunu kendisinin yoğurduğu, rengini ermiş milletimizin bezediği AK Parti'yi 3 Kasım 2002'de iktidara taşıdı." ifadelerini kullandı.
Cumhuriyetin 100. yılının 2023'te kutlanacağını anımsatan Yazıcı, Cumhuriyet'in milletin en zikıymet kazanımlardan olduğunu, bunu dedikodu olsun diyerek söylemediklerini, parti tüzüğünde de toprak aldığını kaydetti.
Cumhuriyet'in 100 yılının 5'te 1'inin sorumluluğunun AK Parti kadrolarında olduğuna ayraç fail Yazıcı, şöyleki konuştu:
"Geriye dönerek baktığımızda, AK Parti'nin Türkiye'ye sağlamış bulunduğu koskoca kazanımlar var. Çünkü kılıç değme daim Türkiye partisi şekilde işlevimizi önemsedik. Siyasi yelpazede, milletin durduğu yerde durduk. Hiçbir partinin devamı biçiminde ortak tarzımız katiyen olmadı. Hep Türkiye partisi... Bütün partilerin, milletin süzgecinden esbak güzel yanlarını derledik, toparladık ve politik yelpazede milletin durduğu yerde durduk. Siyaset tarzımız bakımından erek kitlemiz Türkiye'nin bütünü. Bugün 84 milyon bizim erek kitlemizdir."
"Gücümüzü milletten aldık"
Yazıcı, 2007'de cumhurbaşkanlığı seçiminin dava durumuna getirildiğini, 2008'de Anayasa değişikliği emek harcamaları mazeret edilerek AK Parti üstüne baştan metres davası açıldığını hatırlatarak, bu süreçte 71 ferdin siyaseten yasaklanmasının istem edildiğini söyledi.
Bunların çıkarlarını yıldırmadığını, güçlerini milletten aldıklarını tamlayan Yazıcı, "Siyasetimizin temelinde ulus var. İcraatımızın merkezinde değme daim insanoğlu toprak aldı. Şeyh Edebali'nin Osmanlı Devleti'ni kuran Osman Paşa'ya vasiyetinde toprak meydan 'İnsanı yaşat ki mevki yaşasın' özdeyişini başvuru şekilde günce politikamızın merkezine yerleştirmiş bulunuyoruz. Yürüyüşümüzü bu hedefle sürdürüyoruz." dedi.
Türkiye'nin üç kıtanın kesiştiği ehemmiyetli ortak coğrafyada toprak aldığına, bunun ortak kazanım olduğuna dikkati çekici Yazıcı, şunları kaydetti:
"Devletlerin enerjisini çoğaltması düşüncesince coğrafi mühim faikiyet ehliyetli değil. Onu bütünler ehemmiyetli ortak unsura gerekseme var, o da liderdir. Türkiye o önderi bulmuş, o liderin adı de Recep Tayyip Erdoğan. Cumhurbaşkanı'mızın hem içte hem dışta erek edilgin olmasının en ehemmiyetli nedeni coğrafi mühim üstünlükle liderliğin birleşmesi, Türkiye'nin edilgin fiil fiil olmaktan çıkıp, doğrudan değme mevzuda aktif fiil durum almasından kaynaklanıyor. Bunu görmemiz lazım. Bunu görenler var, görmeyenler mevcut lakin bu Türkiye düşüncesince önemli."
"Tarihimiz giranbaha harflerle yazacak"
İktidarlarını, "milletten aldıkları güç, bu topraklara bulunan aşk, siyasetin millete görev etme, sorunları çözme, sahn kalitesini arttırmak düşüncesince yapılması gereğine bulunan inanç" ile sürdürdüklerinin altını çizen Yazıcı, Türkiye tarihini "darbeler tarihi" şekilde nitelendirdi.
Yazıcı, 1960 darbesinde ortak başbakan, dü bakanın idamının gerçekleştiğini, 1971 muhtırasında siyasetin darmadağın edildiğini, 1980 darbesinde etraflı politik partilerin kapatılıp politik yasaklar getirildiğini, 1996-1997'de postmodern çarpış periyodunun yaşandığını anımsatarak, AK Parti iktidarlarında ise 2007'de "e-muhtıra" ve 15 Temmuz aşağılık çarpış teşebbüsünün yaşandığını söyledi.
AK Parti dönemindekiler dış etraflı darbelerin amacına ulaştığına dikkati çekici Yazıcı, şunları kaydetti:
"2007 'e-muhtıralı darbe' sürecinde bu iktidar, liderinin öncülüğünde, liderinin o yalman duruşuyla darbeye boğaz vermedi. Hemen Resmi Konut'ta Başbakan'ımızın çağrısı üstüne toplandık. Muhtırayı çözümleme ettik, karşılık hazırladık. Sağa sola kaçmadan, bap arkasına gizlenmeden, milletin hukukunu destek olmak kadar yola çıkan bu kadro, orada milletin iradesini doğrulama etmemiştir. Hemen doğruluk etmiş bulunduğu yanıtı vermiş, darbeyi önlemiştir. Bu politik tarihimizde karşı çarpış önlemedir. Dolayısıyla tarihimiz darbeler tarihidir lakin karşı çarpış yapan parti AK Parti'dir. 15 Temmuz'da, milletin hükümetini çevrim dışı bırakmak, parlamentoyu atıl bir duruma getirmek, ortak Suriye henüz peydahlamak düşüncesince milletin topunu, tüfeğini, tankını, uçağını millete yöneltmiş o gaddar, aşağılık FETÖ'cülere erinç Cumhurbaşkanı'mızın çağrısıyla milletimiz coşmuş, geceleyin süregelen çarpış sabahleyin yapılmaksızın milletimiz kabilinden önlenmiştir. Bu da tarihimizde ikinci çarpış önleme olayıdır. Tarihimiz bunları giranbaha harflerle yazacak."
"Siyaset planlar üstünde yapılır"
Milletin, buyruk hakkını çevrim dışı bırakacak bu çeşit bozulmuş girişimlere ortak henüz muhatap olmaması temennisinde mevcut Yazıcı, bunun düşüncesince aykırılık partileri engelleme her insanın tetik olması gerektiğine aksan yaptı.
"Hiç kimesne namına yaradığı düşüncesiyle arzulu düşünce içerisine giremez, girmemelidir. Giriyorsa, giren de haindir." diyen Yazıcı, şöyleki konuştu:
"Türkiye hepimizindir. Değerler üstünde siyasa yapılmaz, siyasa planlar üstünde yapılır. Siyasi partilerin yarışında plan ile rakiplik yapılır. 'Hangi sorunu, kesinlikle çözeceksin?' Bayrak, vatan, mevki hepimizin, tamamımız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Millet, deyim şekilde 84 milyonun tamamını havi ortak kavramdır. Onun düşüncesince 'tek millet' diyoruz. Burada budunsal ortak aksan yok, mezhebi ortak ayrıştırma yok. Bu değerleri tamamımız önemsemeliyiz. Hedeflere odaklanmalıyız. Onu da plan rekabeti biçiminde gerçekleştirmeliyiz. Türkiye iç siyaseti bu bakımdan aşırı şişman eksi içerisinde. Özellikle aykırılık partileri bu mevzuda doğurucu değil. Daha doğurucu olması geçişsiz etraflı politik kadroların ki rakiplik henüz lezzetli olsun. Muhalefet doğurucu olmayınca, steril fasit daire içinde kalıyor. Bunun da Türkiye'ye uğur boncuğu yardımı yok."
