USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Politika

Bahçeli: 'Özerk ve bağımsız kurumlar milli iradenin üzerinde olamaz, olmamalıdır'

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Bize uyarınca hükümetin izlediği iktisat politikası doğrudur, bittik, tükendik, yandık, mahvolduk eyitmek sıkıntı tellallığıdır, biçimsiz niyetliliktir" dedi.

Bahçeli: 'Özerk ve bağımsız kurumlar milli iradenin üzerinde olamaz, olmamalıdır'
23-11-2021 13:55

MHP Genel Başkanı Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında müzakere yaptı. "Siyasette hatırat yahut haset istirdat telaşına bugüne genişliğinde nazar boncuğu kapılmadık, nazar boncuğu de aklımızdan geçirmedik" niteleyerek konuşmasına süregelen MHP önderi Bahçeli, şunları kaydetti:

"Sahip olduğumuz sorumlulukların bilinciyle, zamanı misyonumuzla, millete ilgililik şuurumuzla dolay ötesine ışıklar saçan, bunu yaparken de yaşamın gerçeklerinden kopmayan kuma görünüş enginliğinin takip edeni olduk. Ne istiyorsak milletimiz düşüncesince istedik. Neyi hedeflediysek memleketimiz düşüncesince diledik. Bizim sırayla üç amacımız vardır:
Gerçekleşecek hedef, ulaşılacak hedef, akıbet kerti de sonuncu hedeftir. İlk dü amacı gerçekleştirmeden İla'yı Kelimetullah bulunan sonuncu gayeye ulaşmamız katı elbette zordur.

Milliyetçi Hareket Partisi dünkü kuma siyasal akım değildir.

Tam 52 etraflıca senedir zor şartlarda, kavi dönemlerde, mermi kabil ciddi ortamlarda savaşım kararlılığını sürdürmüş kuma politika mektebi, kuma düşünüm ekolü, kuma erkincilik akımıdır.

Yarım asrı sabık politika tecrübemiz tehlikeler karşısındaki dikkatimizi, tehditler karşısındaki dirayetimizi, tahrikler karşısındaki muvazeneli tavrımızı adeta kemikleştirmiştir.

Türkiye üstündeki izlemsel oyunların farkındayız, akıp revan hadiselerin iç yüzünü geçmiş, doğacak ve bugün boyutuyla kavrayıp çözümleme edecek maharete ve marifete giriş döndürücü şükür sahibiz. Şimdiye genişliğinde dibi görünmez kuyulardan su içmeye nazar boncuğu yanaşmadık.

Üzeri çiçeklerle örtülen, etrafı cazibeyle örülen, altı dip uçurumlara oluşturulan tuzaklara aldırmadık, aldanmadık. Bizi bilenler bilir. Bizi tanıyanlar elleme tanır. Biz kendimiz düşüncesince nazar boncuğu nesne aramayız, istemeyiz, beklemeyiz. Bizim eskiden dile getirdiğimiz “önce ülkem ve milletim, sonradan partim ve sonradan ben” prensibi gerçekte bu hassasiyetimizin kuma ifadesidir.

Ancak söz konusu Türk milleti olursa, ihtiraslarımızın, iddialarımızın, inkişaf azmimizin sınırı da olamaz. Bu sebepten Milliyetçi Hareket Partisi milletiyle yekvücuttur. İftiharla söyleyebilirim ki, Milliyetçi Hareket Partisi, milliyetçiliğin bengü taşlara nakşedildiği devirlerden günümüze genişliğinde mevrut ve buradan da geleceğe uzanan ulusçuluk fikriyatının akıbet siyasal teşkilatıdır. Bizim siyasal mücadelemizin tarz haritasında sabır, akıl, şuur, iman, denge, sakınım arazi almaktadır. Türkiye'yi taviz, teslimiyet ve tükeniş döngüsüne mahkum geçirmek isteyenlerle hesabımız vardır. Türk milletini sömürme ve sömürü çarkında çekmek düşüncesince çalışkan biçimde mevcut çevrelerle görülecek meselemiz vardır."

"Atanamayan sarıklı problemine bisturi vurulmalıdır"

Bahçeli şu biçimde bitmeme etti:
"Türk milletinin, Milliyetçi Hareket Partisi'nin ve Cumhur İttifakı'nın karşısında mahdum veren, elma kurdu kabil üreyen, virüs kabil yayılan hasımların kimler bulunduğunu bilmek, tarafımızı bariz geçirmek mecburiyetindeyiz.
Bizim tarafımız millettir, bizim tarafımız demokrasidir, bizim tarafımız mazlumlardır, masumlardır, mağdurlardır, gariplerdir, tüyü nakıs yetimlerdir. Partimiz kuma derun çemberi, kuma aşk yumağı, kuma iş onurudur. Milliyetçi Hareket Partisi'ni herhangi kuma devir akıllıca anlayan, Cumhur İttifakı'nı akıllıca anlatan, bununla kalmayıp herhangi kuma devir cemaat çıkan, bundan sonradan da çıkma Türkiye sevdalıları herkes mevcut olacaktır.

İnanıyorum ki, onlar herhangi kuma sabık çağ demin da büyüyüp güçlenecek, herhangi kuma ayrışık oyunu bozacaklardır. Milli Şairimiz Mehmet Emin Yurdakul'da, asır ilkin anlamını bulmuş yer aldığı kabil Milliyetçi Hareket'in ve Cumhur İttifakı'nın sevdalıları; En değersiz insanı ahi sayan kuma erdem, Esir yaratmayan Allah'a kalben kuma iman, paçavralar altındaki yoksulun yaraladığı kuma vicdan, Ve "mazlumların öcünü almak” düşüncesince doğduğuna mümin kuma iktidar ile yoğrulmuşlardır. Tam kuma hafta ilkin ebediyete ölüm fail ve dualarla andığımız Diriliş Şairi Merhum Sezai Karakoç ne dobra de söylemiş: “Geceye yenilmeyen herhangi kuma insana ihsanıhümayun namına kuma sabah, kuma gündüz, kuma de şems vardır.”

24 Kasım Öğretmenler Günü'nü de kutlayan Bahçeli, "Onların milli hayatımızdaki, edep bilimi bilimi ve tedrisat sistemimizdeki kural dışı yerlerini, saygıdeğer hizmetlerini konuşacağız.

''Bunu yaparken problemlerini içtenlikle ele almak, duyarlılıkla ve empatiyle onları anlamak, beklentilerini sırayla karşılamak; sonunda sosyal, hesaplı ve mesleksel taleplerini bayağı namına sağlamak durumundayız. Elbette öğretmenlerimizi senenin sırf kuma gününe sıkıştırıp, sırf kuma gününde anımsamak doğruluk ölçüleriyle bağdaşmayacaktır. Merhum Yahya Kemal Beyatlı, “maziyi vatandan ayırmanın, ruhu bedenden bölmek genişliğinde imkansız” bulunduğunu söylemişti. Öğretmeni de Türkiye'nin evolüsyon ve çoğalma mücadelesinden ayrı görmek, ayrı kuma yere çalıştırmak ölçüm edersiniz ki bahis konusu değildir. Eğitimin amacı, kişinin kendini gerçekleştirmesi, kendine ve topluma faydalı duruma gelmesi, ortaya çıkan sorunlara hal bulma, mesele kırma kabiliyetinin kazandırılmasıdır. Bu sürecin rehberi öğretmenlerimizdir. Öğretmenler, edep bilimi bilimi sisteminin en bel kemiği öğesidir. Bir ülkenin kalkınmasında, kaliteli insanoğlu gücünün yetiştirilmesinde, toplumdaki rahat ve maşeri barışın sağlanmasında, insanoğlunun sosyalleşmesi ve maşeri yaşama hazırlanmasında, milli firez ve değerlerinin güre kuşaklara aktarılmasında öğretmenlerimiz başroldedir. Sorunsuz sarıklı problemsiz edep bilimi bilimi ve tedrisat demektir.

Sınıfında öğrencileriyle zihniyet başa kaldığında, kirasını muhakkak ödeyeceğini, muhakkak geçineceğini, namus borcu yükünün altından muhakkak kalkacağını düşünen, kaygılarıyla korkuları arasına sıkışan kuma öğretmenin velut olması, kendisinden muhtemel faydayı gösterebilmesi olabilir müdür? Öğretmenlerimiz huzurluysa evlatlarımız da erinçli olacaktır. Bu hakikatı bundan sonradan hepimizin görmesi şarttır. Geleceğimizden artırım edemeyeceğimize göre, nazar boncuğu hakkı öğretmenlerimize giriş döndürücü göremeyiz, onlardan esirgeyemeyiz. Mesela atanamayan sarıklı problemine bisturi vurulmalı, bu husus bundan sonradan kapanmalıdır.''

Ülkemizin demin da gelişmesi, öğretmenlerin kalitesine, edep bilimi bilimi materyallerine, şimdiki kütüphanelere, geliştirilmiş müfredata bağlıdır. Bunların bütünü gereklidir, ama kaliteli ve elleme motive ergin öğretmenler yapılmaksızın diğerlerinin nazar boncuğu manası olmayacaktır. Merhum Prof. Dr. Sühely Ünver, Hattat Hacı Nuri Korman'ın yazdığı kuma levhadan şunları aktarmıştı: “Tevazu kuma ibrişimdir, manzume ahlak incileri onunla dizilir.'

Öğretmenlerimiz bizim gözümüzde ahlak incileri, sadelik ziynetleridir. Öğretmenlerimizin problemlerini biliyoruz. Onların sızlanma ve sitemlerinin farkındayız. Parti namına öğretmenlerimizin zat haklarının iyileştirilmesi, maddesel ve içsel beklentilerinin olabilir bulunan en fevk ölçüde temini şartıyla elimizden mevrut herhangi kuma çabayı göstereceğiz. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı bağımsız nesillerin yetişmesinde himmet verip arak döken öğretmenlerimize şükranlarımı sunuyorum. Evlatlarımıza yurt ve budun sevgisini aşılayan, beyin ve ahlak gelişimlerini sağlayan, firez hazinesi, gün çeşmesi, bilgelik aydınlığı bulunan öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Şehit öğretmenlerimize Allah'tan rahmetler yakarma ediyorum. Halen görevde bulunan öğretmenlerimize başarılar diliyor, tekaütlük hayatlarını nâkil öğretmenlerimize de metin ve etraflıca kuma avlu dilek ediyorum."

"Yedi ay içre 831 teröristin kuvvetsiz duruma getirilmesi, bin 407 in ve sığınakların imhası Kılıçdaroğlu'nu huzursuz mı etmiştir"

Zillet ittifakı bürokrasiyi tehditten, ecnebi amaç şeflerini tebrikten, teröristleri taltiften, emperyalizme teşrifatçılıktan, herhangi kuma ayrışık tefrikadan hususi kuma ezgi almaktadır. Türkiye'ye alın nerede kuma harp sektörü açılmışsa maatteessüf CHP'sinden İP'ine, HDP'sinden öteki bitmiş birim partilerine genişliğinde bütünü içindedir" ifadelerini kullanan Bahçeli şu biçimde bitmeme etti: Bu sıkılma verici, bu canevi burkan tabela ülkemizin en dip yarasıdır. Hırslarına, nefislerine, egolarına, ıvır zıvır heveslerine münhezim alçalma partilerinin Türkiye'nin hem dalavere sistemiyle, hem milli birliğiyle, hem de bağımsızlık davasıyla onma gayrimümkün meseleleri bulunur ve maatteessüf gerçekler çağ kabil meydandadır.

Kılıçdaroğlu, sabık hafta kuma Yunan gazetesine beyanat vermiş, gine çuvallamış, dumanlı aklının dibindeki dolgun tortuları göstermiştir. Demiş ki, “iktidara geldiğimizde Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nı kuracağız. Neden Savaşıyoruz?” Sayın Kılıçdaroğlu, harp nerededir? Savaşan kimdir? Terörle mücadeleye faydalı diyen, Türk askerine faydalı diyen, buna edim yıldırı örgütlerine beli diyen yozlaşık kuma zihniyetin savaştan anladığı, savaşla kast etmiş yer aldığı nedir? Irak'ın kuzeyinde icra edilmiş Pençe Harekatı kapsamında yedi ay içre 831 teröristin kuvvetsiz duruma getirilmesi, bin 407 in ve sığınakların imhası Kılıçdaroğlu'nu huzursuz mı etmiştir? Mavi Vatan'daki sarp duruşumuzla zihniyet başa Libya, Irak ve Suriye'de sulh ve istikrarın korumasını yapmamız uykularını mı kaçırmıştır? Kırmızı listedeki yıldırı elebaşlarını bekçi operasyonlarla likidasyon etmemiz karabasan mu yaşatmıştır?

Türkiye düşmanlarıyla koçuşmak has helalleşme sayfası açan Kılıçdaroğlu'nun dilinin altındaki bakla nedir?

Yunan gazetesine, Akdeniz ve Ege'deki buyuru mücadelemizin haklılığını anlatmayan, Yunanistan'ın küsurat tahriklerine ve silahlanmasına tepkime göstermeyen CHP Genel Başkanı kuma el demin yanlışa gömülmüş, kuma el demin gayri milli siyasetini açıklanmış etmiştir.

İşte CHP budur, ahacık Kılıçdaroğlu böylesi kuma çıkmazın anaforundadır.
Diğer yandan, bu partinin kuma ekip başkanvekili televizyona çıkmış, “HDP'nin PKK ile birlikteliği bulunduğunu görmedim” diyecek genişliğinde milli gerçeklerden kopmuş, Kılıçdaroğlu'nu tamamlamıştır. Be hey gafil, bakıyorsun, ama görmüyorsun; görüyor, ama itiraf edemiyorsun. PKK ile HDP'nin hunriz madalyonun dü yüzü bulunduğunu manzume alem görmüş oldu de kuma biricik siz mi görmediniz, sırf siz mi ayırt edemediniz? Bu muhakkak yersiz kafadır? Bu muhakkak pes etmiş, konfirmasyon olmuş, katile fanatik ergin yoksul kuma zihniyettir? Bununla da kalmayan bu siyasal bedhah, “Demirtaş'ın ve Kavala'nın tutukluluğunu akıllıca bulmuyoruz” açıklamasıyla CHP'nin kimlerin elinde un küçük bulunduğunu ispatlamıştır. Demirtaş'ın neden vakfedilmiş bulunduğunu ego söyleyeyim, zira teröristin noktayı sokaklar, politika koridorları, engellenmeyen kuma avlu değil, çıpa parmaklıkların arkasıdır. Bu ülkede kuyumuzu kazmaya canlı Sorosçulara hoşgörü yoktur, bunların da adresi cezaevidir.

CHP yönetiminin teröristlerle ve Sorosçularla bu derece iç içe geçmesi ilk evvela geçmişlerine, öz partililerine hakaret, ayrıca hıyanettir. Kılıçdaroğlu'nun “iktidarımızda başörtülü icra vekili olacak” ifadesi de sömürüdür, istismardır, vaki gerçekleri görememenin hüsranıdır. İktidara gelmesi manzara bulunan bu zihniyetin Türkiye'de zihniyet örtüsü meselesinin çözüldüğünden, bundan sonradan bu meselenin giriş döndürücü gerilerde kaldığından haberi yoktur. Siz başörtülü bakanı konuşmaktan önce, kandırma odalarında cehennem azabı ettiğiniz, darülfünun kapılarından arka çevirdiğiniz gepegencecik kızlarımızın hesabını verin de görelim. CHP ile İP'in paçası tutuşmuş olacak ki, umumi rüesa düzeyinde birbirlerine ziyaretleri sıklaştırmışlar, en akıbet namına somurtkan ve bahtsız beniz hatlarıyla kamuoyunun huzuruna çıkmışlardır. Ne yaparlarsa yapsınlar, milletin demokratik tecziyesinden banko kurtulamayacaklardır."

"Bölünen mahalleler değil, zilletin ta kendisidir"

Bahçeli şunları kaydetti:
"İP'in başkanı, Türkiye'nin ayrımlı değişik mahallere bölündüğü söylüyor. Bu derun bölen kuma dildir. Bu anlatma zararlıdır, zillettir. Türkiye doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine birdir, bütündür, Türk milleti ise şişman ve mutlu kuma ailedir. Bölünen mahalleler değil, zilletin ta kendisidir. Ne sokaklarımızı, ne mahallelerimizi, ne şehirlerimizi, ne vatanımızı, ne de insanlarımızı bölmeye nazar boncuğu kimsenin, nazar boncuğu alçağın gücü yetmeyecektir. İP Başkanı, yüzdelik 50+1'in şahsıma sorulmasını istemiş. Bu arada gazetelerde, göstergeç ekranlarında hala yüzdelik 50+1 tartışması müthiş bitmeme etmektedir. Bilen de konuşmakta bilmeyen de atıp tutmaktadır. Tam kuma bellek karışıklığı hakimdir. Şimdi beni elleme dinlesinler, onlara yüzdelik 50+1 anlatayım da az buçuk ibret alsınlar, semere çıkarsınlar, bu mevzuyu da demin kuma tomar sündürüp sağa sola çekiştirmesinler. Cumhurbaşkanının dü turlu seçimle, direkt el çeşidinden ve “geçerli oyların saltık çoğunluğu”yla, doğrusu yüzdelik 50+1 oyla seçilme kuralı 21 Ekim 2007 günlü Anayasa değişikliği ile onama edilmiştir. Bu kökler getirildiğinde Anayasa'da “parlamenter sistem” öngörülmekteydi. 16 Nisan 2017 günlü Halkoylamasıyla “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçilmiş, ama Cumhurbaşkanının seçme usulü değiştirilmemiştir.

Lütfen nazarıitibar buyurunuz, dünyada Cumhurbaşkanı yahut Devlet Başkanını halkın seçtiği 99 ülkede meri oyların yüzdelik 50+1'ini meydan adayın seçilmesi anayasal düzgü namına onama edilmiştir. Yine dünyada 103 ülkede Cumhurbaşkanını yahut Devlet Başkanını el seçerken bunlardan 99'unda saltık çokluk uygulanmaktadır. Cumhurbaşkanı veya Devlet Başkanının el çeşidinden seçilmesinde geçerli ikinci usül yüzdelik 40+10 namına bilinen sistemdir.

Altını çizerek anlatım geçirmek istiyorum ki, bu mekanizma sırf Bolivya, Kosta Rika, Ekvator ve Arjantin'de geçerlidir.
Mezkur bu sistemde dü turlu meydana getirilen seçimlerde ilkin turda meri oyların yüzdelik 40'ını alıp en yaklaşan rakibine yüzdelik 10 ayırt atan adayın ilkin turda seçilmesi esasi onama edilmiştir. Bolivya Anayasası'nın 166. maddesini, Kosta Rika Anayasası'nın 138. maddesini, Ekvator Anayasası'nın 143. maddesini, Arjantin Anayasası'nın 96, 97 ve 98. maddelerini ayık kuma gözle inceleyenler can alıcı gerçeklerle yüzleşeceklerdir. Bu devletlerde gerçekte meri oyların saltık çoğunluğu, ezcümle yüzdelik 50+1 şartı aranmakta, Şayet adaylardan biri ilkin turda yüzdelik 40 ve üzeri kuma oy alır ve en yaklaşan rakibine yüzdelik 10 ayırt atarsa ikinci dolaşma seçime icap kalmamaktadır. Tek turda yüzdelik 40 oyla seçilme şeklini öngören abuhava örneği evren üzerinde yoktur. Böyle kuma tercihin olması şeklinde icra organının seçiminde “demokratik meşruluk sorunu” doğacaktır. Devlet Başkanını yahut Cumhurbaşkanını halkın seçtiği bütün sistemlerde demokratik meşruluk layıkıyla meri oyların saltık çoğunluğu ile seçilmesi bel kemiği kaidedir. Salt çokluk usulünü değiştirmeye yönelmek ve bu mevzuyu münakaşaya bölmek dalavere sistemine alın güvensizliği ve şüpheyi körükleyecektir. Takdir ederseniz ki bu akıllıca değildir, tertemiz kuma arzu değildir, Türkiye'nin çıkarına akıllıca olamayacaktır.

Bize göre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi lehine söylenebilecek en çelimli argümanlardan biri, yüzdelik 50+1 oyla iktidara gelebilmek düşüncesince partiler arası uzlaşmayı sağlaması ve kutuplaşmayı azaltmasıdır. Milli tamamiyet ve tamamiyet düşüncesince dirimlik önemde bulunan bu çelimli yönü müdafaa etmek yerine, bundan arka etap atma anlamına mevrut yüzdelik 40 oranını söylemek başkalarının değirmenine su taşımaktır. Bunu uluorta konuşanlar da elleme oruçlu sayılamayacaktır.

Geçtiğimiz yüzyıla kaşe vuran adlardan biri bulunan Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk değiştirmeden şunları anlatım etmişti:
“Kanuni Sultan Süleyman kuma gün, vezirlerini toplar ve ‘memleketin özbeöz sahibi kimdir?' niteleyerek sorar. Vezirler bu soruya ‘sizsiniz' niteleyerek yanıt verir. Kanuni ise ‘hayır millettir' niteleyerek edim verir.” Millet ne diyorsa onu yaparız, onu söyleriz, onu savunuruz. Bundan da katiyen şaşmayız. Unutmayalım ki, esasi bulunan milletin gönlüdür, güvenidir, güvenliğidir, bekasıdır, ongunluk ve selametidir. Gökten düşenin parçası bulunmakta da, Allah korunum candan düşenin parçası ayrım bulunamaz."

"Aldanma devri kapanmıştır, demin şahlanma ve yücelme devri başlamıştır"

"Siyaseti ekonomiden, ekonomiyi siyasetten, herhangi kuma dü sektörü Türkiye'nin mevcut işleyiş mücadelesinden ayrı göremeyiz, ayrı tutamayız" diyen Bahçeli, "Ekonomi sırf tutum olmaktan çıkmış, katı giriş döndürücü değişkenin tesiri dibine girmiş, Şayet arama sizde değilse bası aracına dönüşmesi de mübrem duruma gelmiştir. Türkiye zamanı kuma eşiktedir. Ya toptan tefecilerin, mülk baronlarının, güven simsarlarının lafı geçecek ve dâhilen dışarıya pınar transferi yoğunlaşacak, veya hakeza gelse de bu biçimde gitmeyecektir. Merhum Prof. Dr. Süheyl Ünver isabetle şunları söylemişti: “Türk'ü tamamen kurnazca yenmişlerdir. Balkan Harbi'nde tığ düşmana yenilmedik, koleraya yenildik. Bunu Mekteb-i Tıbbiye'de Hocam Süleyman Numan Paşa'dan duydum.”
Aldanma devri kapanmıştır, demin şahlanma ve yücelme devri başlamıştır. Ekonomi aracılığıyla Türkiye'ye saldıranlara; ilavesi insanlarımızı faiz, kur, güven şişkinliği sarmalına alıkoymak düşüncesince uğraşanlara okazyon vermemek, izin etmemek kalbi yurt ve budun sevgisiyle çarpan her insanoğlunun eş sorumluluğudur. Hz. Ali buyuruyor ki: “Şahsınıza şer fail kuma düşmanı affedeniz. Ama vatanınıza, milletinize şer fail kuma kimseyi affetmeyiniz.” Biz de affetmeyeceğiz. Enflasyon, mal piyasasında arzu ve bildirme koşullarının belirlediği, topluluğun yaşantı maliyetini yayınlayan makroekonomik kuma büyüklüktür. Şu anda toptan güven şişkinliği aceleci tırmanış halindedir. Bu canavar temelde dü fondan beslenmektedir, bunlar: Mal ve görev arzının mecmu arzu artışına yanıt verememesi yerinde ortaya çıkan talep-yönlü enflasyon; başkası de istihsal maliyetlerinin artmasının yanı sıra getirmiş yer aldığı arz-yönlü enflasyondur.

Enflasyon ile savaşım politikalarının geliştirilmesi ve bunların başarıya ulaşması, enflasyonun kaynağının akıllıca belirleme edilmesi ile yakından ilişkilidir. Fiyat istikrarının sağlanmasına bağlı egemen görüş, mülk politikasını öne çıkarmakta ve özek bankalarını paha istikrarından mesul kurum namına tanımlamaktadır. 1990'lı yılların başından itibaren paha istikrarı politikalarında izlenen izlem güven şişkinliği hedeflemesidir. Bu çerçevede güven şişkinliği ile savaşım düşüncesince hal önerisi enikonu açıktır: Kısa vadeli repo oranını, güven şişkinliği oranındaki artım ve düşüş genişliğinde biriktirme geçirmek ve azaltmak, sonunda gerçek repo oranını çakılı tutmaktır. Enflasyon hedeflemesi, güven şişkinliği ile mücadeleye özünde, arzu anlamında yaklaşmakta ve repo oranlarındaki yükselişlerin mecmu talebi azaltacağı, sonunda paha artım hızının yavaşlayacağını öngörmektedir. Ne mevcut ki, güven şişkinliği mal piyasasında oluştuğu düşüncesince faziletli enflasyonu aslında, mal piyasası aksaklıklarının ortaya çıkardığı kuma iş namına tarif etmek en doğrusudur. Mal piyasasında gözlemlenen aksaklıklar da kuma ülkenin istihsal yapısının sonucudur. Türkiye kabil nice yükselen ortalık ekonomisinin istihsal yapısının temelinde yatan anne sorun; üretimde geçer not hammadde ve girdiyle zihniyet başa makine, donatı ve enerjide ithal bağımlılıktır. Buna, mal ve görev sektörlerinin aut tecim açığı da eklenince, döviz kuru değişimlerine duygun kuma istihsal yapısı karşımıza çıkmaktadır. Maruz kaldığımız iş da buradadır. Esnek kur sisteminde döviz kurunun kıymeti ortalık şartlarında belirlenmektedir. Teorik olarak, arsıulusal piyasalara nazaran faziletli yurtiçi enflasyonun etraflıca vadede milli paranın ayar kaybına; faziletli yurtiçi faizin çelimsiz vadede milli paranın ayar hasılatına tarz açması katıksız namına beklenmektedir. Uzun vadede güven şişkinliği ve çelimsiz vadede repo kanalından etkilenen döviz kurunun ne yönde akım etmiş yer aldığı sorusunun metin kuma analizi önemli kuma ihtiyaçtır.

Türkiye'nin mal, mülk ve döviz kuru piyasalarındaki tecrübesi bizlere sergilemiştir ki, döviz kurunun belirlenmesinde enflasyonun kuru yükseltici tesiri faizin kuru düşürücü etkisinden giriş döndürücü demin baskındır. Bundan çevre faziletli enflasyon-faiz-kur açmazı kesiksiz karşımıza çıkmaktadır. Önemle ifşa geçirmek istiyorum ki, Türkiye'nin istihsal ve aut tecim yapısı, güven şişkinliği ile mücadeleye sırf arzu cephesinden değil, ayrımsız sürede bildirme zaviyesinden de yaklaşmayı gerektirmektedir. Enflasyonun kaynağında arzu cepheli fazlalık şoklara bildirme cepheli olumsuz şokların haremlik etmiş yer aldığı kuma halde faziletli repo politikası uygulamak, Avrupa Merkez Bankası Başkanı'nın deyimiyle “daha düzen bağı mülk politikası, sırf tutum üstündeki daraltıcı etkiyi şiddetlendirirken”; bizlere layıkıyla de “yangına körükle gitmeye” benzemektedir.

Zira faziletli faiz, finansman maliyetlerini artırdığı düşüncesince ekonomideki toparlanmayı bildirme anlamında engellemekle kalmamakta; envestisman kararlarının ertelenmesine tarz açarak istihsal kapasitesini de kısıtlamaktadır. Bu da işsizlik, yoksulluk, avlu pahalılığı demektir. Türkiye kuma değişmeyen özgülemek ve bunu infaz yapmak düşüncesince de kuma irade ortaya çalıştırmak durumuyla alın karşıyadır. Ya güven şişkinliği artışına faizleri yükselterek tepkime vermeye sürdürmek aracılığıyla enflasyon-faiz-kur helelozni içindeki döngüyü kabulleneceğiz; veya bütün hesaplı birimlerin çalışkanlık ve beklentilerini bozan faziletli repo politikasından aşamalı kuma biçimde vazgeçerek, enflasyonla mücadeleyi baştan tarif etmek ve istihsal kanalını esasi meydan kuma yöntem anlayışına geçeceğiz. Bize layıkıyla bambaşka kuma ek süre kalmamıştır.

Her dü politikanın da yanı sıra getirmiş yer aldığı riziko ve maliyetler yer aldığı malumlarınızdır. Birincinin maliyeti doğrusu ödenmiş, maatteessüf ödenmeye de bitmeme etmektedir. İkincisi ise strüktürel adımların atılmasını kayıt koşmaktadır. İkinci ek süre bulunan faziletli repo politikasından aşamalı kuma biçimde vazgeçmek, herhangi kuma şeyden ilkin istihsal ve aut ticarette ithal bağımlılığını strüktürel kuma iş namına gündeme edinmeyi ve bununla bucak kırana mücadeleyi ayraç etmektedir. İlk aşamada hammadde-girdi, makine-teçhizat bağımlılığını azaltıcı strüktürel adımların atılması kur anlamında mevrut enflasyonist baskının kırılmasının bel kemiği taşı olacaktır. Enflasyon ile savaşım bildirme cepheli yaklaşımın da içerisinde bulunmuş yer aldığı kuma yöntem ile başarılacak ve Türkiye kuma ayar ödeyecekse, bunu istihsal yapısını hâllenmek ve yükseltmek düşüncesince hücre alacaktır. Ekonomik güvenliğimiz düşüncesince ayrıca kuma tarz kalmamıştır. Ancak, sırf güven şişkinliği ile savaşım değil, ekonominin tamamı düşüncesince çözülmesi müstelzim rüçhan konu, yöntem uygulamasındaki belirsizliğin ortadan kaldırılmasıdır. Para politikası ve özek bankasını baz alan, amme maliyesinin rolünün ikinci planda tutulduğu ve güven şişkinliği ile mücadeleyi sırf faize bağlayan politikanın hal üretmede çıtırbom kalmış yer aldığı deneyimlerimizle sabittir. Kararlı ve kararlı mülk politikası uygulanması kadar, kaynakların canlı kullanması önündeki engelleri belirleme fail ve bunları çözecek bulunan kuma amme maliyesi yaklaşımına da abuhava namına gerekseme duyduğumuz delik arkası edilemeyecek kuma gerçektir."

"Türkiye, repo kamburundan kurtulmalıdır"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasına şu biçimde bitmeme etti.
"Türkiye, repo kamburundan kurtulmalıdır. Faiz, etraflıca vadede istihsal sistemine şişman hasarlar vermektedir. Ülkemiz şu anda dünyada repo oranın yüksekliği açısından ilkin on ülkeden biri, Avrupa'nın da zirvesindedir. Faiz geleceğimizden çalmaktadır. Bize layıkıyla hükümetin izlediği tutum politikası doğrudur, bittik, tükendik, yandık, mahvolduk düşünmek karabulut tellallığıdır, çirkin niyetliliktir. Türkiye ekonomisi düşüncesince 1980-2020 devri verileriyle erişilen neticeye layıkıyla repo payı ve güven şişkinliği ortada etraflıca dönemli kuma alışveriş bulunmuştur. Akıntıya alın kürek çekmek, Neo-Liberal davranış akımının alışkanlıklarıyla milletimize kötümserlik servis geçirmek yurt sevgisiyle bağdaşmayan kuma sorumsuzluktur.

Geldiğimiz bu aşamada, dünkü dalavere sistemi kapsamında Merkez Bankası'nın bağımsızlığı konusunu kesin surette münakaşaya bölmek hem demokrasinin hem de milli iradenin gereğidir. İMF ve repo lobisinin oyunlarıyla demin kuma tomar resmiyet alamayacağımız ortadadır. Davul hükümetin boynundayken, tokmağın başkalarının elinde olması onama edilemez kuma çarpıklıktır. Özerk ve bağımsız kurumlar milli iradenin üzerinde olamaz, olmamalıdır. Hesabı verici siyasettir, sonucu verici de politika olmalıdır. Geçtiğimiz Cuma günü, Resmi Gazete üzerinde kurgu yapmış olup güvensizliği kamçılayanların, insanlarımızı tün nöbetine sokanların eskiden kimin lehine çalışkanlık gösterdikleri demin demin elleme anlaşılmıştır. CHP, İP ve diğerlerinin sırf eleştirerek, tutum çevresinde korkular imal ederek politika yapmaları acziyetlerinin ve çaresizliklerinin göstergesidir. Nasıl kuma tutum politikası izlem edecekleri muhtemelen değildir. Nasıl kuma amme maliyesi tasavvuru içre oldukları belirgin değildir."

Erken seçme tartışmalarına müteveccih ise Bahçeli şunları kaydetti:
"Ekonomiden anlamış olmayan cahillerin biricik dediği er seçimdir. Aslında bunlar mücehhez değildir, derslerine çalışmayan çapkın öğrencilerle kuma ve aynıdır. Tekraren söylüyorum, er seçme filan yoktur, seçme 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. İlle de seçim, hoppadak seçim, seçme de seçme diyenler bozgunluk siyasetinin taraftarlarıdır.

İstikrara en giriş döndürücü gerekseme duyduğumuz kuma devirde seçme düşünmek kime hizmettir? Kimin sesine neva olmaktır? Nasıl kuma politika anlayışıdır? İnsanlarımızın hesaplı hüzünlerini biliyoruz, küsurat döviz kurlarından yakınmaların farkındayız, ama izlem edilen politikalar doğrudur, geçenlerde herhangi kuma nesne düzelecektir.

Terörle mücadelemizin rövanşını kur üstünden onama geçirmek istiyorlar. Dik duruşumuzu, buyuru haklarımızı kahramancasına savunmamızı dövizle baskılamaya çalışıyorlar. Suriye'deki, Irak'taki, Libya'daki, Mavi Vatan'daki, Karabağ'daki, Afrika'daki mevcudiyetimizi dövizle püskürtmenin arayışındalar. Bu el başaramayacaklar, yayından çıkan ok Allah'ın izniyle hedefine ulaşacak, Türkiye'yi nazar boncuğu kimesne tutamayacaktır. Döviz operasyonları boşunadır, repo kulisi yapanların çabası beyhudedir, Türkiye'yi konfirmasyon alamayacaklar, Türk milletini yolundan çeviremeyecekler. Vatandaşlarımızdan ricam az buçuk sabretmeleri, az buçuk dayanıklılık göstermeleridir, bugünler geçecek, milli ve domestik kuma hesaplı dirilişle behemehâl rahatlığa kavuşacaklardır."

"Kerkük'ün statüsü ve zamanı dokusu üzerinde hile kuranların, bu Türkmen kentini peşmergenin eline ve emeline boşamak düşüncesince tasar yapanların aklını başına alması, ateşle oynamaktan vazgeçmeleri çağrımdır" uyarısını karşıcı Bahçeli şunları vurguladı:

"Kerkük Türk'tür, Türkmenlerin canevidir. Bu Türk kentinin peşmergenin teftiş ve kontrolüne girmesi diyalekt dengeyi madun fevk edecektir. Hiç kimesne böylesi kuma rezalete, bedeli giriş döndürücü ciddi olacak kuma karışma girişimine heveslenmemelidir.

Dünya herhangi kuma nesne olur, ama Kerkük Türksüz olamaz, Türkmenlik onuru yere düşürülemez. Bir oluruz, bu arada oluruz, icabında soydaşlarımızla zihniyet başa Kerkük'te etten cidar öreriz. Kerkük'ün kuma girişi vardır, ama çıkışı katiyen yoktur."

Huzeyfe Tarık Yaman
 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray3596+64
2Fenerbahçe3489+58
3Trabzonspor3558+13
4Başakşehir FK3555+10
5Beşiktaş3554+6
6Alanyaspor3549+3
7Kasımpaşa3549-6
8Çaykur Rizespor3549-7
9Sivasspor3548-9
10Antalyaspor3445-3
11Adana Demirspor3544+3
12Samsunspor3542-5
13Kayserispor3541-9
14MKE Ankaragücü3539-3
15Fatih Karagümrük3537-2
16Konyaspor3436-14
17Gaziantep FK3535-15
18Hatayspor3534-10
19Pendikspor3430-32
20İstanbulspor3516-42
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ