USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

'Boğazlar düşüncesince atılacak adım savaşın seyrine yön verebilir'

Rusya-Ukrayna savaşının politik ve türel yansımaları KKTC'de planlı konferansta ele alındı. Konferansta Türkiye'nin konumunun muharebeye etkilerini değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Nabi Berkut, “Türkiye'nin boğazlar dair elbette birlikte adım atacağı, savaşın seyrine yön vereb

'Boğazlar düşüncesince atılacak adım savaşın seyrine yön verebilir'
11-03-2022 17:15

Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Yakın Doğu Enstitüsü iş donanmasında meydana gelen konferansta; Rusya-Ukrayna ortada yaşanmış bulunan silahlı çatışmalar, arsıulusal mahkemelerin rolü, Türk Boğazlarının diyeti ve sığınmacı konusu ile dayalı teferruat ele alındı. Moderatörlüğünü Yakın Doğu Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Mustafa Çıraklı'nın icra ettiği konferansta Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Dr. Öğr. Üyesi Erdi Şafak, Dr. Öğr. Üyesi Nabi Berkut ve Dr. Öğr. Üyesi. Tutku Tuğyan'ın beraberinde Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi'nden Doç. Dr. Kutluhan Bozkurt ve Bakırçay Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi hasret Canbeldek Akın, Rusya - Ukrayna Savaşı'nı değerlendirdi.

İstanbul'un fethinden günümüze Türk yönetimlerinin yetkisi altında bulunan Türk Boğazlarının, bulundukları konuş dolayısıyla Karadeniz'e kıyısı bulunan ülkeler ve başka ülkeler düşüncesince iri birlikte ehemmiyet taşıdığını vurgulayan Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Nabi Berkut, “Gözler, Rusya ve Ukrayna ortada çıkan silahlı arbedede Akdeniz'den Karadeniz'e geçişin yegâne yolu bulunan Türk Boğazları ve Boğazların türel diyetinin yayıncı bulunduğu Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne döndü. Kurtuluş Savaşı daha sonra nice değişik arsıulusal görüşmelere molekül bulunan boğazların türel rejimi, 1936 senesinde imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi kabilinden belirlendi. Boğazların, Türkiye Cumhuriyeti suları içinde bulunması namına değişik birlikte yontu tanıyor. Bu bağlamda, Türkiye'nin elbette birlikte adım atacağı savaşın seyrine de yön verebilir” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Nabi Berkut, laflarına şu ifadelerle bitmeme etti:
“Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne baktığımız devir bulunan şartlar altında değerlendirilmesi müstelzim dayalı molekül Sözleşme'nin 19'uncu maddesidir. İlgili madde, savaş zamanında, Türkiye nötr ise ecnebi savaş gemileri ortada birlikte ayrıma gidileceğini anlatım ediyor. Tarafsız ülkelerin savaş gemilerine sulh zamanındaki şerait uygulanacak iken savaşçı devletlere ilgilendiren savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi prensip şekilde yasaktır. Bu yasağa karşıt boyut ise gene dayalı maddenin 2'inci fıkrasında tamlanan putrel limanlarından ayrılan gemilerin yeni baştan üslerine arka devir hakkının bulunmasıdır. Buna göre, Karadeniz'e sahildar bulunan Rusya ve Ukrayna, Karadeniz haricinde konumlanmış filolarını şayet putrel limanları Karadeniz'de ise arka davet hakkına sahip. Bu noktada, Türkiye'nin sözleşmenin maddelerini elbette uygulayacağı; Türkiye-NATO ve Türkiye-Rusya ilişkilerinde belirleyici olacak.”

Dr. Öğr. Üyesi Erdi Şafak: “Yaşanan çatışmalarda savaş hukuku kuralları makbul olacak”
Konferansta, Rusya-Ukrayna krizini silahlı çatışmalar hukuku bağlamında ele meydan Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Dr. Öğr. Üyesi Erdi Şafak, en önce dü iklim ortada yaşanmış bulunan durumun akilane birlikte biçimde adlandırılması gerektiğine uyanıklık çekti. Uluslararası hukuka göre, dü büyüklük ortada yaşanmış bulunan gelişigüzel silahlı çatışmanın savaş olmadığını; gelişigüzel savaş düşüncesince de silahlı arbede gerekmediğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Şafak, “Ortadaki durumun savaş şekilde adlandırılması, hassaten Möntrö Anlaşması edinmek üzere, arsıulusal hukukun işleyebilmesi düşüncesince sonuç etap ehemmiyetli birlikte detay. Rusya'nın Ukrayna'ya uyguladığı güç kullanması savaşın halis muhlis niteliklerini taşıyor ve savaş şekilde adlandırılmalıdır” ifadesini kullandı.

Dr. Öğr. Üyesi Şafak, laflarına şöyleki bitmeme etti: “Uluslararası silahlı arbede hukuku, ülkelerin birbirlerine huzur güç kullanımını düzenleyen ahbaplık dalıdır ve savaş hukukuna ilgilendiren kavait umumi şekilde 1899 - 1907 La Haye Sözleşmeleri ve 1949 Cenevre Sözleşmeleri ile belirlenmiştir. Söz konusu anlaşmalar savaşçı tarafların uyması müstelzim kuralları düzenlemiş vaziyette ve bu günlerde de bu kavait topu topu ülkeler açısından geçerlidir. Bu bağlamda Rusya ile Ukrayna ortada yaşanmış bulunan çatışmalar düşüncesince de savaş hukuku kuralları makbul olacaktır.”

“Ukrayna'da arsıulusal yükümlülükler ihlal ediliyor”
Uluslararası savaş hukukuna göre, tarafların en önce uyanıklık etmesi müstelzim noktaları sıralayan Şafak, “İki büyüklük ortada yaşanmış bulunan birlikte muharebede halkın saldırılardan dokunca görmemesi, askeri gerekler haricinde göçe yayıncı tutulamaması; gerekliyse keyif ve asayiş açısından akla yatkın birlikte yere taşınmanın sağlanması; mecburi çalıştırma yapılacaksa da insancasına muamelat ile yaptırılması; halkın hayatını bitmeme ettirebilmesi düşüncesince mukteza besin maddelerine, zirai ürünlere, hayvanlara, ekincilik ve içmece sularına, baraj ve canlılık santrallerine, tarihsel, sanat içerikli yapılara, ibadethanelere saldırılmaması arsıulusal yükümlülükler şekilde öne çıkıyor. Ancak ne efsus ki Ukrayna'da yaşanmış bulunan gelişmelere baktığımızda, arsıulusal yükümlülüklerin ihlal edildiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Uluslararası hukukta hassaten ülkelerin çatışmalar sırasında yükümlülüklerini adına getirmemesi, arsıulusal sorumlulukların doğmasına yada savaş suçu sayılabilecek suçları işlemesine bozukluk bulunduğunu da vurgulayan Şafak, “Bu bağlamda ülkelerin Uluslararası Adalet Divanı yada büyüklük görevlilerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi uğrunda yargılanması konusu gündeme gelebilecek. Rusya-Ukrayna krizi bağlamında hassaten ABD Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği edinmek üzere, arsıulusal aktörler, Rusya'ya müeyyide uygulayarak, arsıulusal ahbaplık kurallarına uyulmasını sağlamaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

Dr. Öğr. Üyesi Tutku Tuğyan: “Ukrayna Rusya aleyhine genosit iddiaları ile müracaatta bulundu”
Dr. Öğr. Üyesi Tutku Tuğyan ise Ukrayna ve Rusya arasındaki uyuşmazlıklarla dayalı şekilde muhtelif arsıulusal mahkemelerde tanıdık davaların ehemmiyetli birlikte molekül bulunduğunu belirtti. Tarihsel birlikte probleminin sonuç yıllarda baştan canlanmasına koşut olarak, arsıulusal davaların sayısı artıyor diyen Tuğyan, “Rusya ordusunun, Ukrayna topraklarına baştan irsal edilmesinden hoppadak biraz devir sonradan Ukrayna, Uluslararası Adalet Divanı'na, Rusya aleyhine genosit iddiaları (ve arızi önlemler talebi) ile müracaatta bulundu. Ek olarak, sonuç on yılda dü iklim arasındaki birlikte cenah film film devletlerarası sorun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kabilinden karara bağlandı. Son olarak, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısı, bu arbedede savaş suçları ve insanlığa huzur suçların işlenip işlenmediğine bağlı sormaca başlatma planlarını da duyurdu” dedi.

“Ukrayna cenginde geçerli Uluslararası Mülteci Hukuku, Suriye cenginde kıygın olanlara uygulanmadı”
Tarihsel şekilde savaşların ortaya çıkardığı en ehemmiyetli içtimai hastalıkların başlangıcında sığınmacı mevzusunun geldiğini kail Dr. Öğr. Üyesi hasret Canbeldek ise Rusya-Ukrayna cenginde şimdiden kısaca averaj 600 bin Ukrayna vatandaşının vatanlarını vazgeçme eylemek durumunda kaldıklarını söyledi. “Ülkelerini vazgeçme eylemek durumunda küsurat insanların hayat hakkı ve ülkelerin buyruk haklarını kullanarak sınırlarını korumaları arasındaki denge; arsıulusal hicret hukukunun ehemmiyetli noktasını oluşturur” diyen Dr. Öğr. Üyesi Canbeldek Akın, “Ukrayna savaşında, kapıların şimdi esbak savaşlara kıyasla şimdi emeksiz açılmasının hayat hakkı açısından önemli. Ancak Suriye cenginde kıygın bulunan sığınmacılar düşüncesince Avrupa'ya girişin bu genişliğinde emeksiz olmadığını da unutmamak gerekir” dedi.

Doç. Dr. Kutluhan Bozkurt: “Savaş dünyayı tesir potansiyeline sahip”
“Rusya'nın, Ukrayna'dan etraflıca zamandır silahlı arbede eliyle ayrılmaya etkin ve sonunda bağımsızlıklarını duyuru fail Lugansk Halk Cumhuriyeti ile Donetsk Halk Cumhuriyeti'ne dayanak noktası olma; Ukrayna'nın silahtan arındırılması ve alanda barışın sağlanması amacına dayandırdığı askeri karışma birlikte muharebeye dönüştü” diyen Doç. Dr. Kutluhan Bozkurt, “Kuşkusuz bu savaş hoppadak alanı değil, hassaten yandaki ülkeleri, Avrupa Birliği'ni, Türkiye'yi ve ayrıca dünyayı tesir potansiyeline sahip. Uluslararası hukukun ehemmiyetli dallarından birisi bulunan diplomatik çözümün bulunan vaziyette uygulanabilirliği tartışılmalıdır. Kaldı ki muhit ortada mütareke ve barışın sağlanması üzere diplomatik görüşmeler de başlamıştır” dedi.
Avrupa Parlamentosu'nun Ukrayna'ya namzetlik statüsü verilmesini, AB'nin tekstil ve hisse senedi sürecinde sağlam rastlanmayan birlikte biçimde süratte bildirme ettiğini kail Doç. Dr. Bozkurt, “Yüz binlerce Ukraynalı ülkesinden mecburi şekilde yandaki devletlere geçti. AB'yi iri birlikte hicret dalgası bekliyor. AB'nin dehalet ve sığınmacı politikaları ve tüzel düzenlemelerinin Ukrayna - Rusya savaşı ekseninde tartışılması ehemmiyet kazanıyor” ifadesini kullandı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ