Tire Kent Müzesi; yorgancılık, ahşap tornacılığı, hasırcılık, urgancılık, semercilik, takunyacılık üzere unutulmaya beniz tutmuş meslekleri canlı müze biçiminde ziyaretçilerine sunuyor. Müzenin madun katına kurulan stantlarda emektar meslekleri yürütme fail ustalar, ziyaretçilere enteresan birlikte repertuvar yaşatıyor. Ustalar, mesleklerin bulunmayan olmaması düşüncesince ömürleri yettiğince çalışacaklarını belirtiyor.
“Nalıncılığı 55 yaşından sonradan öğrendim”
Nalıncı ustası Nihat Yakın, “Bu mesleği özlük çabalarımla öğrendim. Asıl mesleğim ayakkabıcılık. 7 senedir da takunyacılık yapıyorum. Eski sanatları keyiflendirmek düşüncesince bu müzede nalınlar hazırlıyorum. Nalın yapmayı 55 yaşından sonradan öğrendim. Çünkü bu mesleklerin yaşaması gerekiyor. Gençlerin uğraşı yerine da olsa bu meslekleri öğrenmelerini isterim. Müzeye mevrut ziyaretçilerimiz, ‘bizi eskiye götürdünüz' diyor. Heyecan yaşıyorlar. Ben ömrüm yettiğince bu mesleği yaşatmaya çalışacağım. Aynı sürede ahali pedagoji bilimi merkezinde ağırşak da vererek sanatı yaşatmaya çalışıyorum. Nalınlar en aşırı cıcık eşyası yerine gidiyor. Küçük boyutta yaptığım nalınların siparişine yetişemiyorum fakat hamamda makbul nalınlar da müşteri buluyor” dedi.
“Çocukluğum semerlerin üstünde geçti”
Semerci Nurettin Baysal da mesleği doğacak yaşta öğrenenlerden. Baysal, “7 senedir canlı müzede semercilik yapıyorum. Bu mesleği bitmeme yol açmak istiyoruz. Çok emektar birlikte manzume bulunduğu düşüncesince unutulmasını istemiyoruz. Çocukluğum semerlerin üstünde geçti. Çocukluğumdan bu yana merakım vardı. 7 sene önce, 60 yaşından sonradan semerciliği öğrendim. Çıraklar yetişse aşırı dobra olur. Biz yaşımızın el verdiği derece mesleği sürdürmeye bitmeme edeceğiz” sanarak konuştu.
“İstanbul'un fethinde Tire urganları kullanıldı”
Urgancılık karşıcı Raife Baysal da urgancılığın ağababa mesleği bulunduğunu tabir ederek, “Çocukluğumdan bu yana urgan yaparım. Mesleği derinliğine senelerdir elhak biliyorum. Tire'nin urganları sağlamdır. Hatta İstanbul'un fethinde Tire'den revan halatlarla gemiler karadan yürütülmüştür. Bu mahsulat bundan böyle fabrikalarda yapılıyor. Bizim mesleğimiz unutuldu lakin insanoğlu icap istemez üzülüyor. Keşke domestik kendirlerimizle urgan yapılmaya bitmeme edilse. Ben gücüm yettiğince mesleğimi gerçekleştirmek istiyorum. Urgan gerçekleştirmek mütekait lakin zevkli. Ata mesleğim bulunduğu düşüncesince oğluma da öğrettim. Müzeye mevrut ziyaretçiler aşırı beğeniyor. Yabancı turistler, bizi gördüğünde alkışlayıp kutlama ediyor” laflarına toprak verdi.
“Mesleği kızlarıma da öğreteceğim”
Sepetçilik karşıcı Hamide Susamcıoğlu ise “6 aydır müzede sepetçilik yapıyorum. Mesleği öğrenip burada hazırlamaya başladım. Sepetleri ayıt ve kargı dalları ile yapıyorum. Dalları suda yumuşattıktan sonradan ayırıyorum. Hayıt dalları ile sepetin madun yönünü ve kenarlarını örüyorum. Kargı dallarıyla da etrafını örüyorum. Ziyaretçiler sepetlerimi beğenip alıyorlar. İşimi istekle yapıyorum. Bu işi kızlarıma da belletmek istiyorum. Bu malzemelerle hoppadak sepet değil, baş ve avizeler de yapılabilir” ifadelerini kullandı.
Ceren Atmaca - Sinan Yeniçeri - Yakup Fatih Şaşmaz
