Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Pakistan'ın Lahor şehrinde mevcut tarihi Badşahi Camii'nde Pakistanlılara hitap etti. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Pakistan ziyareti dolayısıyla Cuma namazı evveliyat planlı programa katıldı. Camiye gelişinde Türkiye ve Pakistan bayrakları haiz çoluk çocuk kabilinden iltifatlar ve güllerle karşılanan Başkan Erbaş, programda icra ettiği konuşmada, “Bu seçme camide arkadaş ve kardeşlerimle baş başa olmaktan ötürü iri yanında şenlik ve övünme içindeyim.” dedi. Başkan Erbaş, davetleri düşüncesince Pakistan Din İşleri ve İnançlar Arası Uyum Bakanı Dr. Pir Nurul Hak Kadri'ye teşekkürname ederek, “Sizlere İstanbul'dan, Ankara'dan, Konya'dan, Türkiye'deki tamamı kardeşlerinizden hassaten Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan esenleme getirdim. İman dahilinde gönülleri birbirine kenetlenmiş ermiş kardeşlerim. Cenab-ı Hak, bizleri birbirimize karındaş kılmıştır” diyerek konuştu.
“Kardeşlerimizin üzüntüleri her insanın kalbini sızlatmakta”
Dünyanın neresinde olursa olsun yanında müminin acısının, üzüntüsünün yahut mutluluğunun öbür müminleri de etkilediğini anlatım fail Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Bunun içindir ki Lahor'da, İslamabad'da, Karaçi'de, Keşmir'de yanında kardeşimizin ayağına yanında çalı batsa Türkiye'deki müminlerin de canı yanmaktadır. Bunun içindir ki zaman Keşmir'de, Kudüs'te, Myanmar'da, Yemen'de, Suriye'de, Libya'da, hâlâ nice mazlum diyarlardaki kardeşlerimizin hüzünleri her insanın kalbini sızlatmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) yanında hadis-i şerifinde; ‘Sizden biri kendisi düşüncesince istediği yanında şeyi kardeşi düşüncesince de istemezse, esas açıdan inan etmiş sayılmaz.' buyuruyor. Bizim arzumuz, tamamı kardeşlerimizin iyiliğidir. Kardeşlik ahlakı ve hukuku, âlemlere yağmur adına gönderilen Efendimizin (s.a.s) bizlere kalıt bıraktığı en ehemmiyetli değerlerden biridir. Bu kardeşlik, dilleri, renkleri, ırkları ve coğrafyaları ayrımlı müminleri bire yanında liberalizm ve heyecanda icma eder. Aynı sevinç, hüzün, mefkûre ve umutta birleştirir. Aynı dualarda buluşturur. Bu kardeşliğin yüksek yanında ahlakı ve sarsılmaz yanında hukuku vardır. Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Onu zalime, düşmana teyit etmez. Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah da onun ihtiyacını giderir.”
“İstiklal Mücadelesindeki desteklerinizi unutmayacağız”
Türk milletinin İstiklal Mücadelesinde Pakistan'ın icra ettiği yardımın tarihin unutulmaz sayfalarına kaydolduğunu tamlayan Başkan Erbaş, laflarını şöyleki sürdürdü:
“Biz ahiret yolculuğu kalım savaşı verirken bu coğrafyadaki kardeşlerimiz de zamanın sömürgecilerinin baskısı altındaydı. Bütün sıkıntılara ve tehditlere karşın meydanlarda oluşturulan sergilerde Çanakkale düşüncesince aşırı iri yardımlar toplandı. O çetince günlerde bizlere dayanak olanlardan biri de iri şair, yüzyılın Mevlana'sı Allame Muhammed İkbal'di. İfade yapmak istiyorum ki, Türkiyeli kardeşleriniz siz değerli üyelerimizin bu fedakarlığını katiyen unutmayacaktır. İlelebet yüreklerinde iri yanında yârenlik muştusu adına taşıyacaklardır.”
“İslam Medeniyeti, tevhid ve müfret medeniyetidir”
İslam toplumlarının imkanlarını birleştirerek kuma icraat geliştirdiğinde İslam coğrafyasındaki ve hayattaki nice probleminin kolay çözülebileceğini özetleyen Başkan Erbaş, konuşmasına şöyleki bitmeme etti:
“İslam Medeniyeti yanında tevhid ve müfret medeniyetidir. Bu medeniyet, Doğu-Batı, Güney-Kuzey diyerek kainatı bölmez. İnsanları dil, renk, coğrafya farklılıklarından ötürü ötekileştirmez. Bu medeniyetin mensupları, kullanmakta olanları yaratılışta eşit, dinde karındaş adına benimseme eder. Bütün insanlığa, ayrıca evrene ve içindekilere sevecenlik ve merhametle bakar. İnanıyoruz ki bugün, asr-ı saadetin insanı yücelten, asırları aşan nadide örneklerini baştan insanlığa sunma yapmak katiyen olanaksız değildir. Bizler, Peygamberimizin (s.a.s) gösterdiği ümmet şuurunu baştan diriltebiliriz. Bizler, tarihe doğrultu verici o koskoca uygarlığı baştan güçlendirebiliriz. Bunun düşüncesince en önce İslam'ı, Kur'an'ı ve İslam Peygamberini gerçekten anlamalı, dayanıklı almalı ve anabolizma etmeliyiz. Bilgi, iman, tapınma ve ahlak dengesini güzel kurmalıyız. Yeryüzünde iyiliği, erdemi, adaleti hâkim yapmak düşüncesince himmet göstermeliyiz. Tefrika ve hasretlik düşüncesince değil, imandan mevrut bütünlük ve hayat düşüncesince çalışmalıyız.”
Programda, Pakistan Din İşleri ve İnançlar Arası Uyum Bakanı Dr. Pir Nurul Hak Kadri, Pencap Din İşleri ve Vakıflar Bakanı Seyid Sait Hassan da birer musahabe yaptı.
Programa, Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Doç. Dr. Selim Argun, Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, Dış İlişkiler Genel Müdürü Erdal Atalay, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Kadir Dinç, Dini Yayınlar Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kurt ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkan Vekili Dr. Mustafa Bülent Dadaş da katıldı. Başkan Erbaş, programın arkası sıra Badşahi Camii'nde hutbe irad etti ve Cuma namazı kıldırdı. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Lahor ziyaretinde, Pakistan Milli Şairi Allame Muhammed İkbal'in kabrini de görüşme etti.
Musa Erdoğan
