USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Politika

Emine Erdoğan: 'Savaşın karanlık yüzü, insanlığın üzerine bir kez daha çöktü'

Antalya Diploması Forumu'na eklenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın benzeri Emine Erdoğan, Ukrayna'da savaşın karanlık yüzünün bir kez daha insanlığın üzerine çöktüğünü belirterek, "Ukrayna'da hepimizi şişman bir kedere sürükleyen harp karşısında yayınlanan t

Emine Erdoğan: 'Savaşın karanlık yüzü, insanlığın üzerine bir kez daha çöktü'
12-03-2022 14:30

.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan himayelerinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ev sahipliğinde Belek Turizm Merkezi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde bu sene ikincisi planlı Antalya Diplomasi Forumu (ADF) bitmeme ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın benzeri Emine Erdoğan, “Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak” başlığı altında planlı toplu tartışma kapsamındaki,' Dayanışmayı perçinlemek ve güzel kuvvet kanalıyla barışı motivasyon etmek” mevzulu panele katıldı. Burada mütekellim Erdoğan, Antalya'nın M.Ö 13. Yüzyıla uzanan geçmişiyle demokrasinin ve diyaloğum mevlit yerlerinden birisi bulunduğunu hatırlattı.

"Yumuşak güce vurgu"

Antalya'nın hakeza bir foruma ev sahipliği yaparak, diplomasinin kalbi olma yolundaki kimliğini koruduğunu dile getiren Erdoğan, “Dünya gelişigüzel zamankinden daha aceleci değişiyor. Teknoloji fon gücümüzü zecrî acemi kapılar aralıyor. Hayatı baştan tasarlıyor. Tanımlar değerler ve kavramlar değişiyor. Uluslararası planda şişman sınamalarla huzur karşıya kalıyoruz. Gözümüzün uğrunda mensur edilen acemi dünyaya kadem düzmek düşüncesince diplomasinin yaklaşım ve şekillerinin gözden geçirilmesi vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Buradan yola çıkarak panelimizde baştan kurgulanan diplomaside güzel güçlükle üstünde durmayı istek ettik. Kalıcı ve sürdürülebilir sulh idealine revan yolu ayırmak fakat güzel güçlükle unsurları ile belkili olabilir” niteleyerek konuştu.

"Savaşın gölgesi bir kez daha insanlığın üzerine çöktü"

Bugünkü sulh ile alakalı istişareleri maatteessüf Ukrayna'daki ısıdam atışmaların doğurduğu yadımlama ve acıların üzüntüsü süresince gerçekleştirildiğinin altını çizen Erdoğan, “Evlatlarını çatışmalarda kaybeden annelerin yakarışları dünyanın gelişigüzel tarafında yankılanıyor. Ailelerin parçalandığına tanık oluyoruz. Sevdiklerini geride bırakarak vatanını terketmek mecburiyetinde küsurat şahısların acılı bakışları maalasef içimizi dağlıyor. Savaşın karanlık gölgesi ne efsus ki bir kez daha insanlığın üzerine çöktü. Tam bu tekaüt günlerde sulh umudunu deli dolu avlamak ve barışa müteveccih gayretimizi arttırarak el ele özgülemek zorundayız. Böyle bir iklimde güzel güçlükle değer biçilmez değerinin daha da açık bulunduğu noktasında oydaş olduğumuza inanıyorum. Yumuşak kuvvet sert direnerek değil, adalet ve meşruluk zemininde buluşmaktır. Hayalini kurduğumuz dünyaya başkalarını da kuma etmektir. Dolayısıyla güzel güçlükle aslı ehil olduklarımızı yükseltmek değil zenginliklerimizi paylaşmaktır” dedi.

"4 milyondan bir tomar kişiye koyun açtık"

O sebeple farklılıkları altını çizmektense kuma noktaların güçlendirilmesinin üstünde durulması icap ettiğini dile getiren Erdoğan, “Kültür zanaat ve spor üzere birleştirici bölgelerin bilincinde olmalı diplomasiyi baştan kurgularken bu potansiyelden maksimum seviyede faydalanmalıyız. Türkiye namına savaşın felaketlerinden kaçan 4 milyondan bir tomar kişiye koyun açtık. Kültürümüzün hoşgörüsü ve misafirperverliğin onların sığınabilecekleri emniyetli bir liman oldu. Sınırlarımızın ötesinde Suriye'den, Arakan'a derece nerede bir kıygın var ise yanlarında olduk. Sadece bitişik devletlerde değil Afrika'dan Latin Amerika'ya derece açık bir coğrafyada gelişigüzel probleminin barışçıl çözümü düşüncesince yardım sağladık. Sağladığımız insancasına yardımlarla bol bolamat ve kalkınmanın hoppadak kaslı devletlerde değil gelişigüzel yerde menşe salmasını amaçlıyoruz. Bu kalımlı barışa revan anne yollardan biridir. Türkiye arı bugünde değil derinliğine tarihinde dünde harp ve haksızlık kıtlık üzere kaç felaketten kaçan şahısların sığınağı evi memleketi oldu” ifadelerini kullandı.

"Ukrayna'da yayınlanan tepke öteki mazlumlar düşüncesince denk gösterilmedi

Bugün hala 2 bilyon insanoğlunun arbede bölgelerinde yaşadığını kaydeden Emine Erdoğan, “84 milyon insan kuvvet ve çatışmalar dolayısıyla yurtlarından ediliyor. Din ve örf üzere nedenlerle ayrımcılığın tırmandığını görüyoruz. İnsanlar ön hakem pelerine taburlar biçiminde atıf ediliyor. Sevgi, acıma ve sulh idrak operasyonlarına kurban ediliyor. Ukrayna'da hepimizi şişman bir kedere sürükleyen harp karşısında yayınlanan tepke maatteessüf öteki mazlum hukuk düşüncesince denk gösterilmedi. Hangi ırktan ne inançtan olursa olsun bir çocuğun bir kadının savaşın karşısında çekmiş bulunduğu biberli yaşamış bulunduğu endişe bütünü eşittir. Bir cezaevi yaşlarının diğerine üstünlüğü olur mi? O sebepten bugünü bir milat namına alıp gayrimeskûn hazırdaki bütün harpler karşısında bütünlük olalım. Çatışmaların ne efsus ki küsurat sayılarla sivilleri erek almış bulunduğu bir dünyada gözlerimizi kapatıp gülgûn rüyalar göreceğimiz uykular uyumamayız” dedi.

"Savaşlar dokunca veriyor"

İnsanlığın geçmiş ve çağ bulunduğu üzere muhtelif imtihanlarla sınanacağına yer veren Erdoğan, “Bu sınavları insanlıktan yeterli derece alarak devrolmak düşüncesince maneviyat değerlerin kadim kitapların sayfasında sıkışıp kalmasına müsaade vermeliyiz. Kısacası diplomasiyi baştan kurgularken diyaloğun insan sevgisinin cihanşümul değerlerin bilgili bulunduğu acemi bir sahife açmalıyız. Savaşlar çıplak madun yapıya bulunduğu derece kültürel hazinelerimize ve tabiata da şişman bir dokunca veriyor. Savaşlar yüzünden kaç adamlık mirası yeryüzünden silindi. Tarihsel belleğimiz onarılması kuvvet biçimde dokunca gördü. Geleceğe aktarabilecek kaç yapıtı bundan sonra hoppadak foto karelerinde görebiliyoruz. Bunun yanı sıra savaşların getirmiş bulunduğu kayıplardan bahsederken doğa başlığını çoğunlukla ıskalıyoruz. İklim değişikliğiyle adamlık düşüncesince al alarm mevdu bir dönemdeyiz. Gelecek doğa ananın kurtarılmasına bu derece bağlıyken, harpler ekosistemimizi ve hayat kaynaklarımızı arka dönüşsüz bir halde bozma ediyor. Savaşlardan geriye görgüsüz topraklar, bulunmayan bulunan ormanlar, kirlenmiş su kaynaklar ve mütenakıs biyo gam kalıyor” ifadelerini kullandı.

"Dünyaya bunu hazırlamaya kimsenin hakkı yok"

Hayvanların da minimum insanoğlu derece yuvasız kaldığını, yerlerinden edildiğinin, yaşamını kaybettiğini veya sakatlandığına yer veren Erdoğan, "Yakın vakitteki harp ve çatışmaların doğa üstündeki tahribatı üstünde düşünmenin üstelik bir uyanışa vesilesi olabilecek. Hatırlarsanız 1990 Körfez Savaşı'nda koylar petrolle tıkanmıştı. 953 km2'lik bir düzlük üstünde tütün ve sis oluşmuştu. 1500 km'lik Körfez kıyısında yer petrolü emmişti. 15 bin km2'lik Mezopotamya sulak piyasası bulunmayan oldu. Denize akıtılan 11 milyon varil Basra Körfezi'ni ölmüş derya durumuna getirdi. 100 binden bir tomar duvaklı ayaklı ve muhacir kuşun tagaddi alanları dokunca gördü. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde 3 salname çıplak harpte binlerce fil ve nesli tükenen gorillerde öldürüldü. 1999 Kosova harbinde 50'den bir tomar endüstri sitesi bombalandı, 80 bin titrem yer yağı çevreye salındı, bitişik devletlere yağız rahmet yağdı. 1994-95 yıllarında Bosna Hersek'te geçer bazısı silahlar içmece sularını zehirledi. Tuna Nehri'ne 100 tondan bir tomar amonyum yer yağı ürünleri ve ciddi metalleri karıştı. Maalesef benzeşim örnekler sıralaması önümüzde uzayıp gidiyor. Dünyaya bunu hazırlamaya kimsenin hakkı yok” dedi.

"Bombalar katiyen benimseme edilemez"

Tüm inançların insanoğlunun tabiatla kesinlikle alışveriş kurması gerektiğine değgin kuralları bulunduğunu tamlayan Emine Erdoğan, " İslam dininde tabiatla ilişki, aşırılıktan uzak, endazeli ve kararlı iktisap etmek zorundadır. Peygamberimiz bir hadisinde, ‘Ağaçlara sopayla vurulamaz ve onlar kesilemez. Fakat hacet biçiminde havanların yemesi düşüncesince kolay ve güzel biçimde sallanarak yaprakları silkelenebilir' buyurduğunu biliyoruz. Dinimiz ağaca üstelik vurmayı yasaklarken yeryüzüne nazil bombalar katiyen benimseme edilemez. Kuran'da bir ayette, ‘Göğü Allah yükseltti ve mizanı o koydu, zinhar dengeyi bozmayınız' der. Bunun üzere kaç ayet ve hadisi şerefli insanoğlunun doğaya bulunan ilişkisini kurallara bağlar, endazeli ve merhametli olmayı emreder. Her dinde gelişigüzel doktrin iyiliği, güzelliği emreder” açıklamasını yaptı.

"Çatışma çözümü ve arabuluculuk"

Kadın ve evlatların savaşlardan orantısız bir halde etkilendiği ve BM Güvenlik Konseyi'nin 1325 mahdut kararının kabulünün üstünden 22 sene geçtiğini dile getiren Emine Erdoğan, “Bu değişmeyen hanımefendilerin sulh ve arabuluculuk süreçlerine engelleme edilmesinin önemini ortaya koyuyor. Nitekim tetkikat 1992-2009 yılları ortada müzakerecilerin arı yüzdelik 13'nün, arabulucuların yüzdelik 6'sının bayanlardan oluştuğunu gösteriyor. Halbuki hanımefendilerin arabuluculuk süreçlerinde ayrımlı gruplarda çalışmaya ve işbirliğine daha alışkın bulunduğu biliniyor. Kadınlar sulh süreçlerinde içtimai meselelere daha bir tomar odaklanarak muvaffakiyet şansını artıyor. O sebeple arbede çözümü ve arabuluculuk süreçlerinin daha eksiksiz olması hususunda dikkatinizi döşemek istiyorum. Kadınların ve gençlerin seslerinin feyyaz çıkması aşırı önemli. Türkiye namına bu mevzuya şişman atfediyoruz. Antalya'da planlı 8. İstanbul Arabuluculuk Konferansının bir paneli ağız ağıza hanımlar ve gençlerin arabuluculuk süreçlerindeki önemini anlatmayla çalışmıştı. İster dar lazım mefret kurda olsun hanımefendilerin bütün değişmeyen mekanizmalarındaki varlığının artırılmasının dirimsel önemine kalben inanıyorum. Kadın sağduyusu ve mütalaa kabiliyetinin hastalıkların çözümüne ivme kazandıracağını biliyorum” dedi.

İsa Akar - Ahmet Serdar Eser
 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ