İstanbul
Kadıköy İmam Hatip Lisesi önündeki başörtüsü eylemlerinde mektepli velilerine önderlik fail Emine Gülşen Tarakçı, AA muhabirine meydana getirdiği açıklamada, 28 Şubat 1997'de meydana getirilen Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrası açıklayan kararlarla başlamış bulunan sürecin etkilerini levent boylu seneler hissettiklerini söyledi.
Kızları Zeynep ve Havva'yı şişman müşterek isteyerek Kadıköy Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne kaydettirdiğini tamlayan Tarakçı, şu şekilde bitmeme etti:
"İmam dil cambazı liselerinin eğitimini aşırı beğenerek kızlarımı bu okula kaydettim. Ta ki müşterek yıl sonrasına kadar. Sanki müşterek rüyadan uyandık. Bir gündüz kızım aradı ve 'Anne bizi tüfeklerle okuldan çıkarıyorlar.' dedi. Koşarak okula gittim. 'Giremezsiniz.' niteleyerek bizi okula almadılar. 'Çocuklarınız başını açmazsa okula alınmayacaklar.' dediler."
28.02.2022 Zulüm gören anneler 28 Şubat'ı söyledi Kadıköy İmam Hatip Lisesi önündeki başörtüsü eylemlerinde mektepli velilerine önderlik fail Emine Gülşen Tarakçı ile eylemlere katılmış bulunduğu düşüncesince 21 gündüz cezaevinde artan Makbule İbrahimoğlu, 28 Şubat'ta yaşadıklarını anlattı."Okul uğrunda kızlarımı beklemeye değişmeyen verdim"
Tarakçı, kızlarının yaşamış bulunduğu başörtüsü yasağının arkası sıra ferdî müşterek değişmeyen alarak ekol uğrunda beklemeye başladığını belirtti.
Güvenlik güçlerinin kendilerine dirlik şiddete vasıl uygulamalarını özetleyen Tarakçı, şunları kaydetti:
"Benim hedefim elden kızlarımı korumaktı. Ama hâlâ sonraları baktık ki iş aşırı kötüye gidiyor, ekol uğrunda kızlarımı beklemeye değişmeyen verdim. Bir gündüz astım krizim tuttu. Polis bırakmıyor ki soluk açıcı ilacımı kullanayım. Nasıl copluyor beni biliyor musunuz? Çocukları elbette copluyorlardı. Yani gözlerimizle bunlara tanık olduk. Polislere gidip yalvarıyordum. 'Yapmayın kardeşim, vurmayın. Bunlar kız çocuğu. Bırakın hacısı hocası eylemini gerçekleştirsin.' diyorduk. Onlar da bizlere 'Biz komut kuluyuz.' diyorlardı."
Tarakçı, okulda yaşanmış bulunan hız vakalarına kızının da verilen kaldığını ve bunu ekranlarda da gördüğünü tabir ederek, "Bir gündüz rahatsızlandım, okula gidemedim. Ertesi gündüz müşterek baktım haberlerde müşterek kıza tokat indiriyorlar. Nasıl yere indiriyorlar lakin çocuğu. 'Yazık' dedim. 'Bu kimmiş?' falan demeye kalmadı, müşterek baktım ki benim kızım. Çocuğuma biri anca tokat atıyor ki..." sanarak konuştu.
Kadıköy İmam Hatip Lisesi önündeki bekâr bekleyişlerinin arkası sıra teşkilatlanmak düşüncesince mektepli ailelerine erişme neticesinde aldıklarını dile getiren Tarakçı, bu süreçte yıldırı örgütü FETÖ üyelerinin çıkarlarını hareket yapmaktan vazgeçirmeye çalıştığını söyledi.
"Öğrencilerle birleştirme olduk"
Tarakçı, mektepli ailelerine iktiran yapmak isterken o çevrim Kadıköy İmam Hatip'te mektepli bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızları Sümeyye ve Esra'yı ortaöğretim mümessili şekilde seçtiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Protestolarımıza aileleri eklemek düşüncesince geçmiş öğrencilerle birleştirme olduk. Bunlardan müşterek tanesi Sümeyye ve Esra'ydı. Ben onların Tayyip Bey'in kızları bulunduğunu bilmiyordum. 6 ay süresince baş başa çalıştık. Okuldan öğrenciler seçtim. Liseden ahacık Esra'yı seçtim. Her okula müşterek aranjör mektepli koyduk lakin bu davaya bilgili bulunan öğrencileri koyduk. Ve onlar sebebiyle annelere ulaştık. Daha sonraları ahacık müşterek amut kabilinden hepsine ulaştık. Ve onlarla danışma eylemek düşüncesince evimi onlara açtım. 'Hadi gelin, buluşalım.' dedim. Anneleri inandırma ettik. Ondan sonraları ansızın baktılar ki bu davanın altı aşırı sağlam."
Velilere ulaşmaya başlayıp ekol uğrunda neşeli kitleler şeklinde toplandıklarında, kamuoyunun gündemine gelmeye başladıklarını tamlayan Tarakçı, protestolardan vazgeçmeleri düşüncesince daima gözaltına alındıklarını, ifadelerinin alınmasının arkası sıra başıboş bırakıldıklarını aktardı.
Rahatsız bulunduğu düşüncesince okula gidemediği müşterek gündüz asayiş güçlerinin öğrencileri dü el otobüsüne doldurup Sultanbeyli'ye götürdüğünü kail Tarakçı, "12-13 yaşlarında çocuklardan bahsediyorum. Siz götürün evlatları Sultanbeyli bölümüne bırakın. Bunların bazılarının parası da yokmuş dönmeye. Yalvarmışlar polislere. Polisler, feryat figan ceplerine mal koymuş. İşte ondan sonraları müşterek hâlâ ekol önlerini bırakmadık. Yani bu aşırı ateş müşterek durumdu çünkü. Okul önüne gitmediğimiz gündüz evlatları ya dövüyorlardı yada evlatları alıp müşterek bölgelere bırakıyorlardı ki hareket yapılmasın." dedi.
28 Şubat sürecinde yaşananların doğacak torunlar düşüncesince ibret durumunda olduğuna aksan karşılayıcı Tarakçı, "Ama kılıç bıkmadık, sonuna denli bitmeme ettik. Elhamdülillah bugünleri gördük. Unutmayalım, unutturmayalım. Şu andaki önder dil cambazı gençliği ve şu andaki batın nereden, elbette gelindiğini, bu davanın ne işe yaradığını bilmiyor. Benim şu anda en şişman derdim bu" ifadelerini kullandı.
Başörtüsü eylemlerine katılmış bulunduğu düşüncesince 21 gündüz cezaevinde kaldı
28 Şubat sürecinde dü kızı Kadıköy İmam Hatip Lisesi'nde, dü kızı da tanrı bilimi fakültesinde okuyan 10 bebek anası Makbule İbrahimoğlu, 2001 senesinde başörtüsü eylemlerinde gözaltına alındıktan sonraları direktifle tutuklandığını söyledi.
Yasaklar başlayınca kızlarına cemaat adam olmak düşüncesince eylemlere katıldığını özetleyen İbrahimoğlu, Kadıköy'deki demonstrasyon esnasında manşet ekiplerince darbedilen müşterek eş öğrenciyi kurtarmaya çalışmış bulunduğu tam gözaltına alındığını belirtti.
"45 yaşındaki avrat 7 polisi elbette dövebilir"
İbrahimoğlu, 5 sayaç manşet nezdinde tutulduğunu aktararak, "Kadıköy'e gönderdiler bizi. Ben o vakte denli da hâlâ karakol, yargı yeri ne düşünmek on paralık bilmiyorum. Kimse beni onama etmedi suçum bulunmadığı için. Hakim, müddeiumumi onama etmiyor, 'Suçu sıfır müşterek insanı elbette tutuklayacağız?' diyorlar. O zamanki hükümetten edisyon geliyor. Bir parça savcıyı on paralık unutmuyorum. Söylene söylene gidiyor. Ben de zannediyorum ki bana söyleniyor. Onu oraya ittiren, beni tutuklatmaya çalışanlara söyleniyormuş." dedi.
Savcının tutuklamaya irsal etmesinin arkası sıra bilgili karşısına çıktığını, polisin zedelenmek neticesinde oluşan yaralarını gösterdiğini, hakimin namına "Ne bekliyordun, güllerle mi karşılayacaklardı seni" ifadelerini kullandığını kail İbrahimoğlu, o bilgili ve savcının şu anda ne yaptığını iptila ettiğini dile getirdi.
İbrahimoğlu, kendisini gözaltına meydan manşet ekiplerinin zedelenmek tutanağı da aldığını tabir ederek, "O mevzuya aşırı üzülmüştüm hapishanedeyken. Bizim polisimiz bu denli mı güçsüzdür dışarıya karşı. Çok müteessir ve de gülmüştüm. 45 yaşlarında müşterek avrat elbette 7 polisi, talimli polisleri darbedebilir?" sanarak konuştu.
İbrahimoğlu, hapishaneden çıktıktan sonraları da eylemlere kararlılıkla bitmeme ettiğini bildirdi.
Makbule İbrahimoğlu'nun benzeri Ahmet Ziya İbrahimoğlu da tutuklamaya itiraz etmelerine karşın akıbet alamadıklarını, yargı yeri gününe denli 21 günce süreçte eşinin mevkuf kaldığını kaydetti.
