USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Yaşam

Ekmek parasını 11 senedir dayak yiyerek çıkarıyor

"Stres Koçu" ismini onaylatarak Türkiye'nin önceki tescilli dayak yiyici adamı bulunan Günay, 11 senedir stres çarpmak isteyenlerin çifte ve tokatlarıyla geçiniyor. enteresan formatlarla mesleğini yürütme fail Günay'ın müşterilerinin çoğunu hanımlar oluşturuyor.

Ekmek parasını 11 senedir dayak yiyerek çıkarıyor
02-11-2021 12:09
İstanbul

Çevresindekilerin birlikte zanaatı varken kendisinin işsizliği ortamında düğüm artan Hasan Rıza Günay, Kemal Sunal'ın doğu Bülbül'ü filminden ilham alınarak 2010 senesinde zat işini kurdu. Filmin "Mazlum'u getirin bana" adlı sanlı repliğinden yola çıkarak, canı sıkılan, patronuna, eşine kızan, stres alaşağı kılmak isteyenlerden dünyalık karşılığında dayak yemeye başladı.

Başvurusu 2012'de onaylanan ve "Stres Koçu" markasını Türkiye Patent Enstitüsü güvencesi dibine meydan Günay sonunda Türkiye'nin önceki tescilli dayak yiyici adamı oldu.

Stres Koçu'nun, insanlara depresyon, ürkü atak, sıkıntı, asap rahatsızlığı kabil hallerde meraklı dayanak noktası sağlayan, aktiflik düzenleyen kişioğlu bulunduğunu özetleyen Günay, mesleğini yürütme ederken uyguladığı teknikleri şöyleki anlattı:

"Kemal Sunal'ın doğu Bülbül'ü filmi vardı. Patronuna kendini dövdüren birlikte insanoğlu karakteri vardı. Ben bu mesleğe çevirmek düşüncesince kendime vuruşlar yaptırarak bu işe başladım. Haykırma, bağırma, çağırma, bilinçaltındaki negatif düşünceleri ve duyguları (endişe, öfke, kıskançlık, korku) stres koçuna yansıtılması esasına yaslanan metot. Daha sonraları dokuncasız maddeleri (yumurta, meyve, pasta, su balonu) kendime attırma metodunu çıkardım. Bir apayrı metotta ise danışanımı yaşamış bulunduğu ilişkisinde aldatan ferdin fotoğrafından hazırlanmakta bulunan maskeyi yüzüme takıyorum. O animasyon sırasında danışanımın içerisindeki öfke, kin, bilinçaltındaki endişe ve fikirleri kendime yönlendiriyorum. Bu metotta danışanımın sevmediği politikacıyı, sanatçıyı, düşmanı bulunan insanı da canlandırıyorum. Ona doğal kavara hasretmek düşüncesince onu, o atmosfere sokuyorum. Bir deşarj ortamı sağlıyorum."

"Her alıcıya gitmiyorum"

Seanslarının 10-15 ahit sürdüğünü aktaran Günay, "Kimileri beni bilmek istiyor, 'Nasıl birlikte adam?' diyor. Anlıyorum ego davranışından, telefonu açmasından. Biliyorum ki bu alıcı sıkıntısından değil de egosunu istiğna kılmak istiyor. Bir defaya belli onlara eder veriyorum. Her alıcıya gitmiyorum. Yüz yüze geldiyse ne amaçla geldiğini anlıyorum. Öncelikle sebebini, anne konusunu öğrenmeye çalışıyorum. Gerçekten birlikte sorunu mı mevcut ve ya birlikte imdat mi umuyor, tek çıkar yol bulamadığı nesne ne? Onun kafasındaki asal temayı çözmeye çalışıyorum. Bu şahıslara hakkında elbette davranacağımı biliyorum lakin egosunu istiğna kılmak düşüncesince benimle birlikte aktivite gerçekleştirmek arzu edenler olduğunda da onları da gelişememiş çevirmiyorum zira bu işten atlatmak yiyorum. Ona layıkıyla de birlikte eder belirliyorum. Karşımdaki kişioğlu gelişememiş niyetli, biçimsiz oruçlu olduğunda, bunun karşılığında maddesel ve ya tinsel birlikte nesne vermeyeceğini anladığımda gelişememiş çeviriyorum. Zamanım da kısıtlı. Günde en birlikte tomar gidebileceğim alıcı 2-4'tür. Benim emek hasretmek şeklim şahısların evlerinde, ofislerinde ve ya spor salonlarında aktivite uygulama." diyerek konuştu.

İşini yaparken meraklı düşündüğünü, yaşamış bulunduğu vakası namına yansıtmadığını, sözde birlikte temaşa yahut film çevirmiş kabil davrandığını özetleyen Günay, "Sinirlenmeden, müşterinin adına kendimi koymadan, meydana getirilen davranışı birlikte tiyatro, film kabil düşünüyorum. Bana hakkında meydana getirdiği kavisli konuşmaları, söylemleri, fikirleri, üzerime alınmıyorum. Çünkü o insanoğlunun benimle birlikte husumeti yahut düşmanlığını yok. Onun da benimle olmadığını bildiğim düşüncesince bu mevzuda şen oluyorum. Diyelim ki Ahmet ve ya Ayşe'ye bağırıyor, o ismi ilkin dileyiş ediyorum ki benim adımı karıştırmasın." dedi.

Vücuduna dokunca gelmemesi düşüncesince kimi önlemler aldığını aktaran Günay, "Bir kadının kuvveti en birlikte tomar 12-14 yaşındaki birlikte eş evladı kadardır. Burun kemiği ve husye bölgesi dünya vücuduma vurduruyorum. Kimilerine yumruk oyunu eldiveni de veriyorum. Erkeklerde ise şimdi korunaklı birlikte düzene geçiyorum. Bazıları kask takmamı istemiyor. Ben de ellerimle yüzümü kapatarak vurmasını sağlıyorum." ifadelerini kullandı.

Zinde ikamet kılmak düşüncesince sporu aksatmıyor

Günay dayak yemeden ilkin müşterilerinin içinin şen etmesi düşüncesince bu işi zat talebiyle yaptığına ilişkin doküman imzalatıyor. Formunu arkalamak düşüncesince spor yapmayı aksatmayan stres koçu, günde dü defa aşındırmak yiyor ve uykuya da nazarıitibar ediyor.

Gündelik yaşamda hanımefendilerin yükünün şimdi ciddi ve şimdi aşırı sıkıntı yaşadığını tamlayan Günay'ın, müşterilerinin yüzdelik 70'ini de hanımlar oluşturuyor. Türkiye'nin tescilli dayak yiyici adamı, hanımefendilerin kalburüstü günlerine ve avrat günlerine de atlatmak parası düşüncesince gittiğini söylüyor.

Amişler, yumurta, domates fırlattı

Hasan Rıza Günay, 2015 senesinde Amerika'ya gitti ve beş altı hafta ilkin İstanbul'a döndü. 6 sene ABD'nin değişik eyaletlerinde mesleğini da yürütme ettiğini tabir fail Günay, dünya dışındaki deneyimlerini şöyleki aktardı:

"Gurbette lisan bilmediğim düşüncesince mecburen bu işe girdim. Sosyal vebal projesi altında girdim, dünyalık karşılığı olmadan. Metotlarımı Türk müziği ile 'tulumba' adıyla önceleme ederek uyguladım. ABD'de dirlik evlerinde, askeri zor lokallerinde, belediyelerin karnaval, panayır kabil etkinliklerinde işimi yaptım.

Green Kart bölgeye derece emek hasretmek yasağım vardı. Evde, odada, bahçede oturmam lazımdı. 17. asrın alışkanlıklarıyla canlı ve teknolojiyi ağız ağıza kullanmayan Amişler ile tanışıklık fırsatı buldum. Hayatlarını inceledim. Barter usulü alım satım yapıyorlar. Parayı aşırı sevdiklerini ayırt ettim. Evde yaptığım künefe, kebapları onlara ağırlama ederek samimilik kurdum. Çalışma yasağımın bulunduğu bu zamanda ne yaparım diyerek düşündüm. Dart kabil kendimi maksat tahtası yaptım. Yumurta, domates ve güzel meyveleri kendime attırarak cümbüş ismi altında gençlerle aktivitelerimi yaptım. Para almıyordum lakin aktiflik karşılığında, efsanevi ürünleri alıyordum."

Günay, ABD'de emek hasretmek iznini aldıktan sonraları da lisan bilmediği düşüncesince süt istasyonunda bire birlikte işi hazırlamaya bitmeme ettiğini, deposunun tamamını dolduranlara metotlarını uygulattığını söyledi.

"Hayat birlikte kavgadır, mücadeledir"

Hasan Rıza Günay, "Hayat birlikte kavgadır, mücadeledir. Biz de bu mücadelelere, kavgalara giriştik. Yokluk da gördük, kısırlık de gördük. 'Niye taraf baktın?', 'Niye dal attın?', 'Benim takımıma niçin dedikodu söyledin?', 'Niye sen bu mahalleden geçiyorsun?'... Hayatın içerisinden geldik ve bunları kırcı kırcı yaşadık İstanbul sokaklarında, dehlizlerinde. Ezildik de dayak da yedik lakin dayak atmayı da öğrendik. Çok şişman birlikte öğüt çıkararak, tek insanı ezmemek düşüncesince de savaş ettik. Fiziken kavganın haricinde rastgele çeşitli kavgayı veriyorsun, savaş ediyorsun hayatla." dedi.

Yaptığı iş nedeniyle DOĞRU çevresinden de enteresan tepkiler aldığını özetleyen Günay, "Art niyetlilere dedim ki bu işe girdik, gittiği yere derece gideceğiz. Alnımızın akıyla çalışıp, emeğimizle helal lokmamızı kazanıyoruz. Biz de hakeza birlikte yolu seçtik, buna hürmet duymanız geçişsiz dedik." ifadelerini kullandı.

Stres koçu kazanmak isteyenleri terbiye kılmak talip Günay, 3-5 sene şimdi dayak yedikten sonraları bayrağı gençlere devretmeyi düşünüyor.


SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
KÖŞE YAZARLARI TÜMÜ
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ